“Hayalimiz büyümek, yaygınlaşmak ve ülkesel bir modele dönüşmek” 

“Hayalimiz büyümek, yaygınlaşmak ve ülkesel bir modele dönüşmek” 

Çiftçi bir ailenin çocuğu olarak Ankara’da dünyaya gelen ve bugün Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde göreve devam eden Yeşim Bekyürek, kendisi gibi organik tarıma ilgi duyan kişilerle birlikte 2009 yılında Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’ni (KAPTAR) kurdu. Dernek, Kapadokya’yı kapsayan coğrafik bölge içinde organik tarıma öncülük ederek organik üretimi ve üretici sayısını artırmayı hedefliyor. 

Sabancı Vakfı’nın 15. Sezon Fark Yaratanlarını ağırladığımız özel söyleşi serimizin son bölümünde KAPTAR’ın kurucusu Yeşim Bekyürek ile derneğin hikâyesi, Fark Yaratanlar Programı ve gelecekte yapmak istedikleri üzerine konuştuk. 

Kısaca Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’nden ve kuruluş hikayenizden bahsedebilir misiniz? 

Bölgede organik tarım denemesi yapmak isteyen bir ailenin bana danışmak istemesiyle hikayemiz başladı. Çalışma hayatımın büyük bir kısmını tarım arazilerinde geçirdim, bana danışmak isteyen üretici aile sayesinde organik tarımla daha yakından ilgilenmeye başladım. Kendimi bu alanda geliştirmek için çok sayıda eğitime katıldıktan sonra 2009 yılında benim gibi organik tarıma ilgi duyan kişilerle birlikte Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’ni (KAPTAR) kurduk.  

Çalışmalarımıza halihazırda organik tarım uygulamalarına benzer adımları takip eden ve yerel tohumlarla üretim yapan Karahıdır Köyü’nde başladık. İlk teması muhtarla kurduk, ardından organik tarım denemesi yapmak isteyen üretici aileleri ikna ettik. 2013 yılından bu yana ise organik tarım  sertifikalı ürün üreten üreticiler ile tüketicileri Kocasinan Belediyesi iş birliğiyle bir araya getirdiğimiz Türkiye’de aralıksız faaliyet gösteren, tek sezonluk organik pazarı düzenliyoruz. Her sene ağustos – kasım ayları arasında açılan pazarda toplumsal cinsiyet eşitliğini de ön planda tutuyoruz. Her üreticinin ailesindeki en az bir kadınla pazara katılma şartı bulunuyor. 11 yıldır süren pazarda bugüne kadar 1.5 milyon kg sertifikalı organik sebze ve meyve satılmasını ve üreticilerin 10 milyon TL’ye yakın ciro elde etmelerini sağladık.  

Organik tarım sertifikası almak isteyen çiftçiler için yönlendirme ve aracılık desteği de sunuyoruz. Diğer yandan da 2017 yılında kurduğumuz ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi ortaklığında gerçekleştirilen Doğal Ürünler Bahçesi isimli projeyle dileyenlerin organik tarım denemesi yapabildiği alanlar oluşturduk. Bu bahçede çalışmalar yapmak isteyen kişileri de eğitiyoruz. Bünyemizdeki kadın çiftçilerin 2018 yılında Kadın Çiftçiler Ekolojik Eğitim ve Üretim Merkezi (KAÇEM) Kooperatifi’ni kurmasına öncülük ettik. Organik tarım yolculuğuna birlikte çıktığımız kadınlar için ürettikleri ürünleri alıcıya ulaştırabildikleri üretim alanlarını oluşturmanın yanı onları sıra satış, paketleme gibi farklı eğitimlerle de desteklemeye devam ediyoruz. 

Bu süreçte ilham kaynaklarınız nelerdi? Ne gibi konularda zorlandınız? 

Süreçte en önemli ilham kaynağımız; konvansiyonel tarımın içinde bulunduğu çıkmazlar, organik tarıma olan inancımız ve küçük aile çiftçilerinin yaşadığı sıkıntılara çözüm arayışı içinde olmak oldu. Bunlar bizim için en önemli dinamiklerdi. Toplumun temiz gıda arayışı içinde bulunması da bizi organik tarım çalışmalarına yönlendirdi. Türkiye’de organik tarımın yaygınlaşması ve ilk pazarların kurulmasına öncülük eden bir diğer Sabancı Vakfı Fark Yaratanı olan Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin çalışmaları da bizi yüreklendirdi diyebilirim. Kayseri’de yapılan ilk çalışmalarımıza destek vermişler ve pazarımızı kurma noktasında bize danışmanlık yapmışlardı. 

Ancak her çalışmada olduğu gibi zorlandığımız noktalar da oldu tabii. Yerel yönetimleri organik pazarı açmaya ikna etmek konusunda zorlandık. Üreticilerin etik değerlerini oluşturma ve kurulan pazarı yazılı olmayan değerler üzerinden yürütmek ve bu pazarı sürdürülebilir kılmak konusunda çok zorlandık. Pazarın mutlaka bir ziraat mühendisi tarafından denetlenmesine özen gösterdiğimiz için bu teknik elemanı sağlamak konusunda zorlandık. Pazarın tanıtımı ve sürekli müşteri temini konusunda da zorlandık diyebilirim. 2012 yılından beri aralıksız çalışan bir sezonluk organik pazar çalıştırıyoruz ve sürekli aynı güvenirlik noktasında tutuyoruz. Bu gerçekten Türkiye’de benzeri olmayan bir modeli yaşatmak yönünden oldukça zorlayıcı. İklim değişikliğinin yarattığı problemler yüzünden üretim noktasında da çok zorlandığımızı paylaşmadan geçmek istemem. Bu da beraberinde her geçen gün artan maliyetleri getiriyor, bu da üreticileri çok zorluyor.  

Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’ni karşılaştığınız veya tanık olduğunuz ne gibi sorunlara çözüm bulmak için hayata geçirdiniz? Bu sorunlara nasıl çözümler bulmayı umuyorsunuz? 

KAPTAR Derneği, Türkiye’de çalışan konvansiyonel üretim sisteminin sürdürülemez olduğunu görerek kurulmuş ve organik tarıma inanan gönüllü çalışanları tarafından 2009 yılından bugüne kadar inandığı değerler çerçevesinde ayakta duran bir dernek. Her geçen gün artan sağlık problemleri toplumun temiz gıda arayışını da artırıyor. 700 dekarda organik tarım üretimiyle tüm talepleri karşılamamızın imkansız olduğunu biliyoruz ancak kurduğumuz bir sistem dahilinde modelimizin başka üreticilere örnek olması için mücadeleye devam ediyoruz.  

Bu örnek modelin mutlaka bir gün fark edilerek yaygınlaşacağına olan inancımızla projeler üzerinden çalışmaya devam ediyoruz. Kadın çiftçileri destekliyoruz. Derneğimizin kuruluş hikayesinde de yer alan kadın çiftçiler, artık ürettikleri ürünleri işleyebildikleri ve satışa sunabildikleri bir kooperatife de sahipler. Kadın Çiftçiler Ekolojik Eğitim ve Üretim Merkezi (KAÇEM) Kooperatifi bu anlamda bahsi geçen zorlukları bertaraf edebilmemiz için önemli bir merkez bizim için. Dernek tarafında ise tabii çiftçileri desteklemeye devam ediyoruz. Organik üretim yapmak isteyen üreticiler için sertifikasyon desteği sağlıyor, süreçlerde çeşitli destekler sunuyoruz.  

Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar Programı’nda yer almak size nasıl bir fayda sağladı? 

Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar Programı’nda olmak kendime olan inancımı pekiştirdi. Yıllardır verdiğimiz mücadelenin fark edilmesi ve değer verilmesi sizi motivasyon olarak o kadar güçlendiriyor ki artık yaşadığınız problemler görünmez oluyor. Program sayesinde yaptığımız çalışmaların daha geniş kitlelere duyurulmasına imkân sağlanacak. Programın başka çalışmalarımıza da imkan doğacağını ve tek hayalim olan yarattığımızı düşündüğümüz modelimizin duyulması ve yaygınlaşmasını sağlayacağına inanıyorum. Bu anlamda programın ve bu ailenin parçası olmaktan mutluluk duyuyorum.  

Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği ile gelecekte neler yapmayı hayal ediyorsunuz?  

KAPTAR Derneği çalışmalarının ve yaşadığı deneyimlerin mutlak bir gün kırsal kalkınmayla ilgili derslerde okutulacağına ve politika belgelerine referans niteliği taşıyacağına inanıyorum. Kırsal kalkınmanın temeli; üretmek, çiftçiye kazandırmak ve üreticinin yaşadığı yerelde mutlu, sürdürülebilir bir yaşama devam edebilmesidir. Biz bir kırsal kalkınma modeli kurduk ve 10 yılı aşkın bir süredir işletiyoruz. Başarılı olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Kırsal kalkınmanın sözle değil, yaşayarak nasıl olması gerektiğini topluma gösterebilecek donelere sahibiz. Hayalimiz büyümek, yaygınlaşmak ve ülkesel bir modele dönüşmek. 

Gelecek dönemlerde Fark Yaratanlar olmak isteyenlere neler önerirsiniz? 

Gelecekte Fark Yaratan olabilmenin öncelikle yaptığınız işe yürekten inanmak ve herhangi bir karşılık beklemeksizin çalışabilmekten geçtiğine inanıyorum. Yüreğinizi koyduğunuz bir iş er ya da geç mutlaka size bir ödül olarak geri dönecektir. Toplumsal fayda yaratmak oldukça zor, sabır isteyen ama sonuçta insanı fazlasıyla mutlu eden bir şey. Ödülün elle tutulur veya gözle görülür olması çok önemli değildir. Bazen destek olduğunuz bir kişinin gözündeki gülümseyiş bazen de size uzattığı sıcak bir dost elidir. Değer yargılarınıza getireceğiniz fark, mutlaka sizi bir gün bir fark yaratana dönüştürecektir. 

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar