Deloitte raporu: Küresel gıda sistemi tehlikede

Deloitte raporu: Küresel gıda sistemi tehlikede

Deloitte’in yayımladığı çarpıcı rapora göre, 2070 yılına kadar dünya nüfusunun 10 milyara ulaşması bekleniyor. Artan nüfusu besleyebilmek için küresel gıda üretiminin en az yüzde 40 oranında artması gerekiyor. Rapora göre, gıda sisteminde yapılacak kapsamlı bir dönüşüm 300 milyon kişiyi açlıktan kurtarabilir, karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltabilir ve küresel ekonomiye 121 trilyon dolar katkı sağlayabilir. 

Deloitte uzmanları, mevcut sistemin sürdürülemez olduğunu ve acilen koordineli küresel eylemlere ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Aksi takdirde, hem insani hem çevresel hem de ekonomik krizlerin derinleşmesi kaçınılmaz görünüyor.

Üretim ve gıda güvenliğini artırmak

Deloitte’in analizi, sürdürülebilir bir dönüşümle, önümüzdeki 50 yıl içinde  küresel gıda üretiminin %9,2 artabileceğini ve bunun da 22 trilyon ABD doları tutarında ek üretim anlamına geleceğini belirtiyor.

Ayrıca bu dönüşüm sayesinde dünya, 2070 itibarıyla 1.030 trilyon ek kalori üreterek 1,6 milyar insanın beslenme ihtiyacını karşılayabilir hale gelebilir.

Ancak uzmanlar, bu hedeflerin hayata geçebilmesi için sadece tarım sektörünün değil; finans, teknoloji, üreticiler, tedarik zincirleri ve hükümetler arasında geniş çaplı bir iş birliği gerektiğinin altını çiziyor.

Deloitte Avustralya Ortağı Dr. Pradeep Philip, mevcut sistemin alarm verdiğini şu sözlerle ifade ediyor:

“Tarihte gıda üretimini artırma biçimimiz artık sürdürülebilir değil. Mevcut durumu sürdürmek, açlığı daha da derinleştirecek ve gıda fiyatlarını artırmaya devam edecek. Bu, kabul edilebilir bir seçenek değil. Dünyayı sürdürülebilir şekilde doyurmak, büyük ölçekli ve köklü bir değişimi gerektiriyor.”

Bugün dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’u yani yaklaşık 730 milyon insan yetersiz besleniyor. Deloitte’in raporuna göre, sürdürülebilir bir dönüşüm küresel gıda fiyatlarını yüzde 16 oranında düşürebilir; bu da daha sağlıklı beslenme biçimlerini daha erişilebilir hale getirerek yetersiz beslenen insan sayısını 300 milyon azaltabilir.

Ayrıca, açlığın en yoğun yaşandığı bölgelerin, üretilecek ek kalorilerin önemli bir bölümünden fayda sağlayacağı öngörülüyor. Bu da küresel gıda adaletinde önemli bir iyileşme anlamına geliyor.

Düşük gelirli ülkeler için gıda adaleti

Deloitte’un raporu, sürdürülebilir dönüşümden en fazla fayda sağlayacak bölgelerin düşük gelirli ülkeler olacağını ortaya koyuyor. Sahra Altı Afrika, Güneydoğu Asya, Okyanusya ve Güney Amerika gibi bölgelerin, hem üretim artışı hem de kalori erişimi açısından bu dönüşümden ciddi kazanımlar elde etmesi bekleniyor.

Bu durum,  yalnızca açlıkla mücadelede değil, küresel ölçekte gıda adaleti sağlanmasında bir dönüm noktası olabilir. 

Deloitte Küresel Gıda Geleceği Lideri Randy Jagt, “İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, sınırlı kaynaklar üzerindeki baskı ve azalan ürün verimleri, küresel gıda sisteminde birden fazla krizi beraberinde getiriyor. Bu çoklu kriz dünyayı sürdürülebilir şekilde besleme kapasitemizi büyük ölçüde tehdit ediyor’’ diyor.

“Küresel gıda sistemimizi sürdürülebilirlik ekseninde dönüştürmek, sadece bu sorunları çözmekle kalmayacak; aynı zamanda gıda güvensizliği ve iklim kriizinden en fazla etkilenen topluluklara önemli destek sağlayarak, ihtiyaç sahiplerine umut olacak’’ diye ekliyor.

Artan kalori üretiminin, açlığın en ciddi boyutta yaşandığı bölgelerde yoğunlaşması bekleniyor. 

Eylemsizliğin bedeli

Eyleme geçilmemesi durumunda, 2070 yılına kadar küresel ekonomi 190 trilyon dolar zarar görebilir. Tarım, hayvancılık, süt ve balıkçılık gibi temel gıda üretimi alanlarında 13 trilyon dolarlık bir değer kaybı yaşanması bekleniyor. Buna ek olarak, gıda işleme ve hizmet sektörlerinde de 12 trilyon dolarlık ek kayıplar öngörülüyor.

Tarım alanlarının yüzde 13 oranında genişlemesi bekleniyor; bu durum, ekosistemlerin yok olmasına ve sınırlı doğal kaynaklar üzerinde daha büyük bir baskı oluşturmasına neden olacak.

Deloitte Küresel Sürdürülebilirlik İş Birimi Lideri Jennifer Steinmann açıklamasında:

“Sürdürülebilir gıda sistemlerine yatırım yapmak ve desteklemek, yüz milyonlarca insanı yetersiz beslenmeden kurtarma, kaynakları koruma ve iklim değişikliğini hafifletme potansiyeline sahip.”

“Bu, iklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamanın yanı sıra, farklı sektörlerde küresel ekonomiyi güçlendirmek için kritik bir fırsat.”

Dünyayı sürdürülebilir şekilde beslemek artık bir seçenek değil, zorunluluk. Tüm sektörlerin ve bölgelerin iş birliğiyle atılacak acil adımlar, sadece karbon emisyonlarını azaltmakla kalmayacak; milyonlarca insanın açlıkla mücadelesine destek olacak ve küresel ekonomiyi güçlendirecek. Ancak bu fırsatın kaçırılması, çevresel felaketlere yol açmanın yanı sıra, ekonomik ve sosyal krizlerin derinleşmesine neden olacak. 

Gelecek, bugün alınacak kararlara bağlı.

Kaynak:

https://sustainabilitymag-com.webpkgcache.com/doc/-/s/sustainabilitymag.com/articles/deloitte-how-can-we-fix-the-global-food-system

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar