Gerçek hayatta insanları bir araya getirme hedefini sürdüren Heineken, şehirde uzun süredir atıl kalan alanları sosyal yaşamın yeni merkezlerine dönüştürüyor. Heineken, Seul’deki yerel yaratıcılarla güçlerini birleştirerek kentin kullanılmayan çatılarını sosyal buluşma alanları olarak yeniden düzenledi ve yeni mekânların yerini haritalarda markaya ait kırmızı yıldızla işaretledi. Etkinlikte SEVENTEEN üyesi K-pop sanatçısı DINO’nun özel performansı, çağdaş sanatçı
Gerçek hayatta insanları bir araya getirme hedefini sürdüren Heineken, şehirde uzun süredir atıl kalan alanları sosyal yaşamın yeni merkezlerine dönüştürüyor.
Heineken, Seul’deki yerel yaratıcılarla güçlerini birleştirerek kentin kullanılmayan çatılarını sosyal buluşma alanları olarak yeniden düzenledi ve yeni mekânların yerini haritalarda markaya ait kırmızı yıldızla işaretledi.
Etkinlikte SEVENTEEN üyesi K-pop sanatçısı DINO’nun özel performansı, çağdaş sanatçı Cha Inchul’un atölyesi ve şef Cho SeoHyeoung’un interaktif gastronomi deneyimi yer aldı. Dönüşümün tüm süreci ise hava fotoğrafçısı Tom Hegen’in objektifinden belgelendi.
Bira markası tarafından yaptırılan yeni bir araştırma, Londra, Seul, Tokyo, New York, Paris ve Sidney’de yaşayan şehir sakinlerinin yüzde 57’sinin, yoğun nüfuslu bölgelerde yaşamalarına rağmen sık sık yalnızlık hissettiğini ortaya koyuyor.
Seul özelinde, sakinlerin yüzde 53’ü şehrin sosyal bağlardan ziyade iş ve üretkenliğine odaklandığını belirtirken, yüzde 37’si yeterli sosyal alan eksikliğinden şikâyet ediyor. Oysa Seul dünyanın en fazla düz çatı alanına sahip şehirlerinden biri; bu alanların büyük kısmı yeşil renkle boyalı ve atıl durumda.
Heineken yeni projesiyle, kent sakinlerini bu mekânları keşfetmeye davet ederek hem bir hazine avı deneyimi sundu hem de şehirde kullanılmayan alanların sosyal yaşam için nasıl dönüştürülebileceğini gösterdi. Mimarlar, çatı alanları için bir fikir kataloğu hazırladı.
Dünya genelindeki şehirler, yoğun nüfus ile sosyal izolasyonun bir arada yaşandığı bir ‘’yakınlık paradoksu’’ ile karşı karşıya. Kentler giderek daha çok iş ve verimliliği önceliklendirirken, şehir sakinlerinin yüzde 60’ı, mahallelerindeki unutulmuş alanların daha iyi sosyal deneyimler için yeniden değerlendirilebileceğine inanıyor. Bu düşünce, daralan yaşam alanları ve dijital öncelikli yaşam tarzlarından en çok etkilenen genç kuşaklarda yüzde 70’e yükseliyor.