Okyanusların gizemli “Alacakaranlık Bölgesi” tehlike altında

Okyanusların gizemli “Alacakaranlık Bölgesi” tehlike altında

Okyanusların 200 ila 1 bin metre derinlikleri arasında, Dünya’nın en gizemli ve hayati ekosistemlerinden biri bulunuyor: mezopelajik bölge, diğer adıyla Okyanus Alacakaranlık Bölgesi. Karanlıkta saklı bu devasa su katmanı, tahmini olarak tüm balık biyokütlesinin %90’ını barındırıyor ve gezegenin en büyük henüz keşfedilmemiş ekosistemi olarak dikkat çekiyor.

Bugüne kadar büyük ölçüde bilinmeyen bu derin deniz bölgesi, bilimsel çalışmalar sayesinde giderek daha fazla önem kazanıyor. Ancak ortaya çıkan yeni bir tehdit, bu eşsiz ekosistemi riske atıyor: endüstriyel sömürü. Artan balık unu ve balık yağı talebi, ticari balıkçılık filolarını mezopelajik bölgeye yönlendiriyor. Bu ve benzeri faaliyetler, bölgenin ekolojik bütünlüğünü ve sunduğu hizmetleri tehlikeye atıyor.

Okyanusların akciğerleri

Mezopelajik bölge yüzeyden görünmez olsa da, tamamen cansız değil. Burası biyolüminesans balıkları, denizanaları ve henüz isimlendirilmemiş ya da keşfedilmemiş diğer sıra dışı canlılarla dolu. Ancak bu bölgeyi gerçekten eşsiz kılan, iklim düzenlemedeki kritik rolü.

Her gece milyarlarca mezopelajik organizma, Dünya’nın en büyük hayvan göçünü gerçekleştiriyor: Yüzeye çıkarak karbon açısından zengin planktonlarla besleniyor, gündüz derinlere dönüyor. Bu hareket, yüzey sularından derin okyanusa devasa miktarlarda karbon taşınmasını sağlıyor ve karbon burada yüzlerce, hatta binlerce yıl boyunca tutulabiliyor.

Araştırmalar, mezopelajik türlerin her yıl 2–6 gigaton karbon taşıdığını, bu miktarın dünya genelindeki tüm otomobillerin yıllık emisyonlarının iki katından fazla olduğunu ortaya koyuyor. 

Tüm bu toplumsal, ekolojik ve iklimsel değere rağmen, mezopelajik bölge artık endüstriyel ölçekli sömürünün hedefinde. Balık unu ve balık yağı üretimi için derin deniz balıkçılığı cazip bir kaynak olarak görülüyor. Küresel olarak yakalanan vahşi balıkların yaklaşık %30’u halihazırda balık unu ve balık yağına dönüştürülüyor. Ancak iklim değişikliği ve aşırı avlanma nedeniyle yüzey balıkçılığı zorlanınca, gözler daha derin ve bol mezopelajik türlere çevriliyor.

Bu durum, endüstri için bir fırsat, gezegenin geleceği için ise tehlikeli bir risk.

Küresel eylem çağrısı

Bu tehdidin farkında olan Marine Conservation Institute, Environmental Defense Fund ve Ocean Conservancy, Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından sunulan bir önerinin kabul edilmesi için çalışıyor.

Öneri 035: Mezopelajik Ekosistem Bütünlüğünün Korunması, Ekim ayında yapılacak Dünya Koruma Kongresi’nde oylamaya sunulacak. Öneri, mezopelajik bölgede ticari balıkçılık veya diğer zararlı faaliyetlerin, ekosistem hakkında yeterince bilgi sahibi olunana kadar yetkilendirilmemesini talep ediyor. Kabul edilirse, bu hareket bölgenin korunması ve insan faaliyetlerinin yalnızca zararsız olduğu kanıtlandığında uygulanması için kritik bir adım olacak.

Bu adım, okyanusta tüm insan faaliyetlerini durdurmak anlamına gelmiyor; aksine sorumlu davranmak ve okyanusun, özellikle mezopelajik bölgenin, yalnızca bir kaynak değil, gezegenimiz için hayati bir yaşam destek sistemi olduğunu anlamak anlamına geliyor.

Mezopelajik bölge, Dünya’nın hâlâ dokunulmamış son sınırlarından biri. Kaybolursa ne olacağını bilmiyoruz ve eski hâline dönmesini garanti edemeyiz. Şimdi doğru kararı verme zamanı. 

Kaynak:

https://earth.us3.list-manage.com/track/click?u=01326b3db2cbfb01105b88a5d&id=403eb8ad6b&e=7fe4053e85

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar