Karadeniz Teknik Üniversitesinden (KTÜ) bilim insanlarının dört gölde yaptığı çalışma, 52 bin 666 atığın çoğunu plastiklerin oluşturduğunu, iç su ekosistemlerinin plastik kirliliği nedeniyle giderek daha fazla baskı altında kaldığını ortaya koydu. Borçka, Muratlı, Torul baraj gölleri ve Uzungöl olmak üzere Türkiye’nin dört gölünde yapılan yeni bir çalışmanın sonuçlarına göre, katı atıkların %60’tan fazlasını tek kullanımlık
Karadeniz Teknik Üniversitesinden (KTÜ) bilim insanlarının dört gölde yaptığı çalışma, 52 bin 666 atığın çoğunu plastiklerin oluşturduğunu, iç su ekosistemlerinin plastik kirliliği nedeniyle giderek daha fazla baskı altında kaldığını ortaya koydu.
Borçka, Muratlı, Torul baraj gölleri ve Uzungöl olmak üzere Türkiye’nin dört gölünde yapılan yeni bir çalışmanın sonuçlarına göre, katı atıkların %60’tan fazlasını tek kullanımlık şişe, torba ve ambalaj gibi plastikler oluştururken, iç su ekosistemlerinin plastik kirliliği nedeniyle giderek daha fazla baskı altında kaldığı görülüyor.
AA’nın haberine göre, araştırmada toprak suyu analizleri yerine “yüzey çöp birikimi taraması” uygulanarak, atıkların zamansal ve mekansal dağılımı değerlendirildi.
Katı atıkların 29 bin 701’i Borçka, 6 bin 917’si Muratlı, 11 bin 635’i Torul ve 4 bin 413’ü ise Uzungöl’den toplandı. Tüm göllerde, yıllar ve mevsimler genelinde ortalama çöp fazlalığı metrekarede 3,66 ila 0,55 tane arasında oldu.
KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Seyhan, uzun dönemli izleme çalışması yapmalarındaki temel amacın, Türkiye’nin iç su ekosistemlerinde katı atık kirliliğinin zaman içindeki değişimini, kaynaklarını ve dinamiklerini bilimsel olarak ortaya koymak olduğunu söyledi.
Araştırmanın yürütüldüğü dört gölün, yoğun insan etkileriyle birlikte, akarsu bağlantılı, hidrolojik olarak benzer fakat sosyoekonomik olarak farklı kullanımları temsil ettiğini belirten Seyhan, “Borçka’da özellikle yoğun balıkçılık ve akuakültür faaliyetleri ile kıyı yerleşimlerinin yarattığı baskılar öne çıkarken, Torul ve Uzungöl daha çok rekreasyon ve turizm odaklı kullanımlar nedeniyle atık birikimine açık. Muratlı’da ise amatör balıkçılık ve kırsal yerleşimlerin etkisi belirgin. Bu insan faaliyetleri, göller arasında atık miktarı ve kompozisyonundaki farklılıkların oluşmasında önemli rol oynuyor” diye konuştu.
Seyhan, çalışmada en çarpıcı bulgulardan birinin mevsimsel ve bölgesel farklılıklar olduğunu vurgulayarak, “Bölgesel olarak Borçka Baraj Gölü açık ara en yüksek atık yoğunluğuna sahip bölge oldu. Bunu Torul ve Muratlı izlerken, en düşük yoğunluk Uzungöl’de ölçüldü. Mevsimsel açıdan ise atık yoğunluğu en çok sonbaharda yükseldi. Yağışların artmasıyla yüzey akışı ve akarsu taşınımı atıkları göllere taşıdığı için sonbahar öne çıktı” dedi.
Bulguların karar vericilere önemli mesajlar verdiğine işaret eden Seyhan, “Göl çevresinde düzenli atık toplama sistemleri güçlendirilmeli, turizm ve balıkçılık gibi yoğun insan faaliyetleri daha sıkı denetlenmeli ve özellikle tek kullanımlık plastiklere karşı daha katı düzenlemeler uygulanmalı” diye konuştu.
Seyhan, havza bazlı çözümlerin önemine dikkati çekerek, yağış dönemlerinde göllere taşınan atıkları azaltmak için havza ölçeğinde altyapı iyileştirmelerinin yapılmasıyla toplum ve ziyaretçilere yönelik farkındalık programlarının yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.
Düzenli temizlik programları yapılmasının da önemli olduğunu belirten Seyhan, denetimlerin artırılması ve turizm–balıkçılık faaliyetleri için zorunlu atık yönetim kurallarının uygulanmasının olumlu etkiler yaratacağını vurguladı.













