İzmir’de kurulan KEP Derneği ve Tekstil Atölyesi, kadınların güvenli, adil ve çevre dostu koşullarda üretim yapabildiği bir istihdam modeli sunuyor. Kadın emeğini görünür kılan, etik üretimi merkezine alan bu yaklaşım, Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar arasında da yerini aldı. KEP Derneği ve Tekstil Atölyesi’ni hayata geçirme fikri nasıl doğdu, sizi bu adımı atmaya ne yönlendirdi? KEP
İzmir’de kurulan KEP Derneği ve Tekstil Atölyesi, kadınların güvenli, adil ve çevre dostu koşullarda üretim yapabildiği bir istihdam modeli sunuyor. Kadın emeğini görünür kılan, etik üretimi merkezine alan bu yaklaşım, Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar arasında da yerini aldı.
KEP Derneği ve Tekstil Atölyesi’ni hayata geçirme fikri nasıl doğdu, sizi bu adımı atmaya ne yönlendirdi?
KEP Derneği’nin başkanı ve KEP Tekstil Atölyesi’nin yöneticisiyim. Sosyal girişimciyim ve kadınlar için bir şeyler yapma arzum ortaokul yıllarımda başladı. O dönemde annem kadın sığınma evinde müdür olarak çalışıyordu ve kadınların yaşadığı zorlukları yakından gözlemleme şansım oldu. Her kadının içinde keşfedilmeyi bekleyen büyük bir potansiyel var ama bu potansiyel herkese eşit koşullarda sunulmuyor. Bu farkındalık bende güçlü bir sorumluluk duygusu oluşturdu ve o zamandan beri kadınların güçlenmesine katkı sağlamak istiyorum.
Dernek ve atölye çatısı altında neler yapıyorsunuz, faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Kolektif Etki Programı Derneği, kısaca KEP, Eylül 2020’de İzmir’in Buca ilçesinde kuruldu. KEP’i, ne eğitimde ne istihdamda olan dezavantajlı kadınların ekonomik ve sosyal olarak güçlenmelerini desteklemek amacıyla hayata geçirdik. Kadınların potansiyellerine erişebilmeleri için güvenli, destekleyici ve dayanışma temelli bir alan yaratmak istedik.
Derneğimizde kadınlara tekstil, el işi ve moda alanında ücretsiz mesleki eğitimler, girişimcilik programları, kişisel gelişim atölyeleri ve farkındalık seminerleri sunuyoruz. Bu çalışmalar sayesinde kadınlar hem teknik beceriler kazanıyor hem de öz güven, iletişim ve takım çalışması gibi sosyal yetkinliklerini geliştiriyorlar. Bugüne kadar 3 bin kadına ulaştık; pek çok kadının kendi üretimini yapmasına veya gelir elde etmesine destek olduk. Ancak zamanla şunu fark ettik; kadınlar bu becerileri kazandıktan sonra dahi tekstil sektöründe istihdam edilmekte zorlanıyordu. Programlarımızın başında işveren firmaların bir kısmı istihdam sözü verse de bu sözler tutulamadı. Kadınların bakım yükü, esnek çalışma ihtiyacı ve sektördeki kayıt dışı koşullar, istihdam süreçlerini daha da güçleştirdi.
Bu noktada, kadınların sadece eğitim almakla kalmayıp gerçekten istihdama katılabilecekleri bir model kurma ihtiyacı hissettik. Bu düşünceyle 2021 yılında KEP Tekstil Atölyesi’ni kurduk. Atölyemiz, derneğimizde eğitim almış kadınların sigortalı, güvenli ve esnek koşullarda üretim yapabildikleri bir istihdam alanı sundu. Aynı zamanda etik ve çevre dostu üretim anlayışıyla moda markalarına sürdürülebilir üretim hizmetleri vererek kadın emeğinin görünürlüğünü artırıyoruz.
Atölyede üretim süreçlerini daha kapsayıcı ve etik kılmak için nasıl yöntemler geliştiriyorsunuz?
Atölyemizin elektriğinin yüzde 85’i güneş panellerinden geliyor, ütüleme ve günlük su ihtiyacımız için yağmur suyu toplama sistemi kurduk. Çalışanlarımızın hepsi kadın ve yalnızca derneğimizde eğitim alanlar değil, özel ihtiyaçları olan kadınlar da ekibimizde yer alıyor. Esnek çalışma saatleri ve adil ücretler sunuyoruz. Atölyede elde edilen gelirin bir kısmını derneğe aktararak eğitimlerin devamını sağlıyoruz. Böylece sipariş verenler sadece etik ve çevreci üretimi desteklemiyor, aynı zamanda kadın istihdamına da katkıda bulunuyor. Aynı zamanda tüm bu süreçlerimizi de müşterilerimize şeffaf bir şekilde raporluyoruz ve KEP ile üretim yapmalarının sonucunda ne kadar tasarruf edildiğini görebilmelerini sağlıyoruz.
Kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanma yolculuklarında atölye ne tür imkânlar sunuyor?
Öncelikle derneğimizde altı aylık kapsamlı bir eğitim sunuyoruz. Hiç dikiş bilmeyen bir kadın, eğitim sonunda farklı makineleri kullanabilir ve çeşitli giysiler üretebilir hâle geliyor. Atölyemizde çalışmaya başladıklarında yetenekleri gelişmeye devam ediyor. Ayrıca kendi işlerini kurmak isteyen kadınlara rehberlik ve destek sunuyoruz. Örneğin 2025 yılında atölyemizden 20 kadın girişimcilik programına katıldı, 17’si kendi etik moda markasını kurdu, 2’si mikro ihracata başladı.
Sizce tekstil sektöründe en büyük eşitsizlik nerede karşımıza çıkıyor?
Tekstil sektörü Türkiye’de kadın istihdamının en yoğun olduğu alanlardan biri. Ama çoğu zaman kayıt dışı, düşük ücretli ve uzun saatlerle çalışıyorlar. “Sürdürülebilirlik” ve “etik üretim” kavramları bazı markalar için sadece pazarlama aracı. Çevresel olarak da hızlı moda, çok fazla su tüketimi, kimyasal kullanımı ve atık demek. Biz KEP’te bunun dışında bir model kurduk; kadınların ekonomik olarak güçlenebileceği, bireysel değil, kolektif bir sistem yaratıyoruz.
Atölyede üretilen ürünlere baktığınızda, size en çok ilham veren hikâyeyi bizimle paylaşır mısınız?
6 Şubat 2023 depreminden sonra atölye çalışanlarımız, dernek kursiyerlerimiz ve gönüllülerimizle birlikte TIHCAD’ın sağladığı kumaş bağışıyla 12 bin adet iç çamaşırı ürettik ve Hatay’a bizzat giderek dağıttık. Beraber üretmenin, dayanışmanın ve iyileşmenin gücünü o süreçte çok derinden hissettik; bu deneyim benim için en büyük ilham kaynağı oldu.
Aslında bu yalnızca bir defalık bir çalışma değildi. Yıl boyunca farklı dönemlerde de benzer sosyal üretim projeleri yürütüyoruz. Örneğin, Ukrayna’daki savaş bölgesinde yaşayan çocuklar için kışlık montlar, İzmir’deki hasta çocuk evleri için iç çamaşırı destekleri ürettik. Her yıl, toplumsal fayda yaratmaya yönelik benzer üretimler yaparak dayanışma kültürünü sürdürmeye çalışıyoruz. Kadınların birlikte ürettikçe güçlendiğini, ürettikçe iyileştiğini her defasında yeniden görüyoruz.
Genç kuşakların sürdürülebilir moda ve üretim konusundaki farkındalığına nasıl bakıyorsunuz?
Genç kuşaklar, gerçekten çok daha bilinçli tüketiciler ve sosyal sorunlara karşı güçlü bir sorumluluk duygusuna sahipler. Kumaşın içeriğini soruyor, ürünün nasıl ve kimler tarafından üretildiğini merak ediyor, etik ve çevreci üretime önem veriyorlar. Bu farkındalık, yalnızca bireysel alışveriş tercihleriyle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda markalardan şeffaflık, adil üretim ve toplumsal etki beklentisi de getiriyor.
Tekstil sektöründe hâlihazırda sürdürülebilirlik ve kadın dostu üretim konusunda adımlar atılıyor, ama gençlerin talepleri sayesinde bu alanlarda daha hızlı ilerlemeye ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Onların bilinçli yaklaşımı hem markaları hem de üretim süreçlerini daha etik ve çevre dostu hâle getirmek için bir motivasyon kaynağı oluyor. Gelecek neslin bu bakış açısı, sektörün dönüşümünde kritik bir rol oynayacak.
Önümüzdeki yıllarda tekstil alanında hayata geçirmeyi planladığınız en önemli adım nedir?
Kadının emeğini görünür kılmak için savunuculuk faaliyetlerini artırmak istiyoruz. Ayrıca üretim sırasında çıkan atıkları kendi bünyemizde geri veya ileri dönüşüme kazandırmak üzerine çalışacağız.
Kadın emeği tekstil sektöründe hâlâ yeterince görünür değil; çoğu zaman kayıt dışı çalışıyor, hak ettiği değeri göremiyor ve üretim süreçlerinde sesini duyuramıyor. KEP’i kurmadan önce bu sorunları gözlemledik ve dezavantajlı kadınların hem istihdamda yer alabileceği hem de emeğinin değerinin görünür olacağı bir model yaratmaya karar verdik. Tekstil sektöründe en çok değiştirmek istediğimiz konular, kadın emeğinin görünürlüğünün artırılması, adil çalışma koşullarının sağlanması ve çevresel etkilerin minimize edilmesiydi.
KEP ile bugüne kadar, kadınlara mesleki eğitim ve sosyal destek sunarken, üretim süreçlerinde etik ve çevre dostu uygulamalar hayata geçirdik. Önümüzdeki yıllarda da kadın emeğini daha fazla görünür kılmak ve sektörde çevresel etkilerin azaltılmasına katkı sağlamak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu doğrultuda çeşitli kurum ve paydaşlarla iş birlikleri geliştirerek, kadınların üretimdeki rollerini ve değerlerini görünür hâle getirmeyi hedefliyoruz.
16. Sezon Sabancı Vakfı Fark Yaratanlardan biri seçildiniz. Sabancı Vakfı’nın Fark Yaratanlar Programı’nda yer almak size nasıl bir katkı sağladı?
KEP olarak temel hedefimiz, kadınların güvenceli, adil ve sürdürülebilir işlere erişimini sağlamak. Bunu yaparken, onların sosyal ve bireysel güçlenmelerini destekleyen bütüncül bir model oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu nedenle KEP, eğitimi ve üretimi tek çatı altında buluşturan; kadın istihdamına ve tekstil sektörüne yönelik kapsamlı bir çözüm modeli haline geldi. Yaratmaya çalıştığımız bu modelin, Sabancı Vakfı gibi saygın bir kurum tarafından görünür kılınması bizim için çok değerli. Fark Yaratanlar programı yalnızca görünürlük sağlamakla kalmıyor; ara analizler, mentorluk ve desteklerle etkimizi büyütmemiz için gerekli imkânları da sunuyor. Her zaman yanımızda olduklarını hissettiren harika bir ekip var ve bu bana kişisel olarak da büyük motivasyon veriyor. Çünkü yol zaman zaman yorucu olabiliyor ama böyle destekler, neden başladığımı tekrar hatırlatıyor bana.
Gelecek dönemlerde Fark Yaratan olmak isteyenlere neler önerirsiniz?
Yaratmak istediğiniz fark için gerçekten inanmak çok önemli. Zorluklar elbette olacak, ama motivasyonu yüksek tutmak gerekiyor. İyi bir ekiple yola çıkmak, fark yaratmayı kimin için istiyorsanız onlarla birlikte çözüm tasarlamak ve ihtiyaç duyduğunuzda destek istemekten hiç çekinmemek çok değerli.
 
																				


















