Ozon tabakası 40 yıllık çabayla iyileşti

Ozon tabakası 40 yıllık çabayla iyileşti

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1994 yılında ozon tabakasının incelmesi konusunda farkındalık yaratmak ve onu korumak adına olası çözümler bulmak amacıyla 16 Eylül tarihini ‘’Ozon Tabakasının Korunması Uluslararası Günü’’ olarak ilan etti.  Bu tarih, 1987 yılında Ozon Tabakasını İncelten Maddelere Dair Montreal Protokolü’nün imzalandığı günü anmak amacıyla belirlenmişti.

Montreal Protokolü’nün amacı, ozon tabakasını incelten maddelerin küresel üretimini ve tüketimini izlemek ve sonunda bu maddeleri ortadan kaldırmaktı. Protokolde, çeşitli kategorilerde yaklaşık 100 kimyasalın kontrolü zorunlu ve bu maddelerin üretim ve tüketiminin aşamalı olarak durdurulmasına yönelik takvimler de belirlenmiş durumda.

Montreal Protokolü Bilimsel Değerlendirme Paneli’nin en son güncellemesi, ozon tabakasının iyileşme sürecinin planlandığı gibi ilerlediğini doğruladı ve Antarktika üzerinde ozon seviyelerinin yaklaşık 2066 yılına kadar 1980 seviyelerine dönmesinin beklendiğini bildirdi.

Ozonu tüketen maddeler arasında, 1980’lerin ortalarında klima, buzdolabı ve aerosol kutuları gibi günlük ürünlerde yaygın olarak bulunan CFC’ler (kloroflorokarbonlar) de yer alıyordu.

Bilim, küresel eyleme yol açtı. Zararlı UV ışınlarının potansiyel olarak zarar görmüş bir ozon tabakası aracılığıyla atmosfere girdiğinin farkına varan ülkeler, 1985’te Viyana Sözleşmesi kapsamında, insanları ve gezegeni korumak için gerekeni yapma taahhüdünde bulundular.

Viyana Sözleşmesi nedir?

Kırk yıl önce, ülkeler ozon tabakasını korumada ilk adımı atmak için bir araya geldi.

28 ülkenin 22 Mart 1985’te kabul edip imzaladığı Viyana Ozon Tabakasının Korunması Sözleşmesi, kırılgan ozon tabakasının korunması konusunda evrensel iş birliğini resmileştirdi.

Bu, dünyadaki tüm ülkelerin imzaladığı ilk antlaşma olup, Montreal Protokolü’nün de öncüsü oldu.

Dünyanın ozon tabakasında zamanla meydana gelen incelme durdu ve bu tabakanın onarımı başarıyla gerçekleşti ama yeni bir çalışma bunun olumsuz bir yanını da ortaya koydu: Reading Üniversitesi’nden akademisyenlerin yürüttükleri çalışma, eski haline kavuşan ozonun, gezegeni daha önce tahmin edilenden %40 daha fazla ısıttığını ortaya çıkardı.

Hatta araştırmacılar, 2050 yılına gelindiğinde ozonun, karbondioksitten sonra en büyük ikinci ısınma kaynağı olacağını tahmin ediyor. Ozon tabakasının onarılmasının hâlâ doğru bir adım olduğunun altını çizen araştırmacılar, insanların, hayvanların ve bitkilerin zararlı ultraviyole ışınlardan korunması açısından hayati sağlık faydaları sağladığını da vurguluyor.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar