Birleşmiş Milletler bünyesinde bulunan Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Sentez Raporu 6. Değerlendirmesi, yaklaşık bir haftalık çalışmanın ardından onaylandı. 93 bilim insanı tarafından kaleme alınan rapor, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve insan kaynaklı iklim değişikliğine uyum sağlamak için şu anda alınabilecek pek çok seçeneğin ana hatlarını sunuyor. Bilim insanlarına göre, aşırı hava olayları, hastalıkları,
Birleşmiş Milletler bünyesinde bulunan Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Sentez Raporu 6. Değerlendirmesi, yaklaşık bir haftalık çalışmanın ardından onaylandı.
93 bilim insanı tarafından kaleme alınan rapor, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve insan kaynaklı iklim değişikliğine uyum sağlamak için şu anda alınabilecek pek çok seçeneğin ana hatlarını sunuyor.
Bilim insanlarına göre, aşırı hava olayları, hastalıkları, yerinden edilmeleri, geçim ve kültür kayıplarını artırırken dünyanın dört bir yanındaki insanların ölümüne neden oluyor.
Yüzyılı aşkın süredir fosil yakıt kullanımı başta olmak üzere çeşitli nedenlerden kaynaklanan sıcaklık artışı 1850-1900 seviyesine göre 1,1 dereceye ulaştı. Küresel sıcaklık artışının ‘’yaşanabilir son limit’’ olarak tanımlanan 1,5 dereceyle sınırlandırılması için emisyonlarda hızlı ve keskin bir düşüş sağlanması gerekiyor.
Sera gazı emisyonlarının 2035’e kadar yüzde 65, 2040’a kadar yüzde 80 ve 2050’ye kadar yüzde 99 azaltılmasıyla sıcaklık artışının yüzde 50 ihtimalle 1,5 dereceyle sınırlandırılmasının mümkün olacağı hesaplanıyor.
Hükümetlerin ulusal politikaları, emisyonlarda ihtiyaç duyulan düşüşü sağlamak için yetersiz ve küresel ısınmanın 21. yüzyılda 1,5 dereceyi aşma riskini artırıyor.
IPCC’ye göre, sera gazı ve karbon emisyonlarında devam eden artış, küresel ısınmanın etkilerinin artarak devam edeceği anlamına geliyor.
İnsanlığın yarattığı aşırı tüketim ekonomisi faaliyetleri sırasıyla emisyonlara sonrasında sıcaklık artışına ve neticesinde iklim krizine neden oluyor. Bu kriz insanların hayatını derin ve yıkıcı bir şekilde etkiliyor ve dolayısıyla mevcut sistem çıkmaz bir yol olarak insanlık aleyhine devam ediyor.
Sıcaklıklardaki olağandışı artışın beraberinde getirdiği aşırı yağmur ve diğer uç hava olayları daha sıklıkla yaşanırken, dünya genelindeki gıda ve su güvenliğini de riske atıyor.
Küresel ısınmanın en derin etkileri Afrika, Güney Amerika, ada ülkeleri ve yerel halklar gibi iklim değişikliğinde en az etkisi bulunan toplumlar üzerinde hissediliyor.
Dünya genelinde 3,6 milyar insan iklim krizine karşı savunmasız bölgelerde yaşıyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterras, yeni sentez raporunu ‘’İklim saatli bombayı etkisiz hale getirme kılavuzu’’ olarak nitelendirdi.
IPCC bilim insanları, iklim adaptasyonu önlemleriyle küresel ısınmanın etkilerinin azaltılabileceği ancak bunun için fırsat penceresinin hızla kapandığı uyarısında bulundu.
İklim dirençli kalkınmanın sağlanması için temiz enerji kullanımının artırılması, teknolojik gelişmelerin hızlandırılması, sermayenin iklim çözümlerine aktarılması ve hükümet politikalarının buna göre şekillendirilmesi gibi birçok adımın atılması gerekiyor.
IPCC Başkanı Hoesung Lee rapora ilişkin değerlendirmesinde, ‘’Güvenin olduğu, herkesin birlikte risk azaltımına öncelik verdiği, fayda ve sorumlulukların adil bir şekilde paylaşıldığı zamanlarda dönüşümsel değişiklikler başarıya ulaşabilir. Bu rapor, daha iddialı adımlar atmanın aciliyetinin altını çiziyor ve şimdi harekete geçersek, herkes için yaşanabilir, sürdürülebilir bir geleceği güvence altına alabiliriz.’’ dedi.
Raporun 93 yazarından biri olan Dr. Aditi Muhherji, iklim adaletinin önemine dikkat çekerek, ‘’Dünya nüfusunun neredeyse yarısı iklim değişikliğine karşı kırılgan bölgelerde yaşıyor. İklim krizine en az katkıda bulunanlar orantısız bir şekilde etkileniyor.’’ ifadelerini kullandı.
Kaynak:
https://news.us15.list-manage.com/track/click?u=372753f560ef60c400f1a4f3f&id=bc7b542a8d&e=8b42edf312
