Sevinç ve Erdal İnönü Vakfı bünyesinde yürütülen MAREM’in (Marmara İzleme Projesi) 1993’ten bu yana araştırmalarını yürüten proje lideri hidrobiyolog Levent Artüz’ün müsilaj ve Marmara Denizi’ndeki araştırmalarına ait bulgu ve görüşlerini açıkladı. Marmara Denizi genelinde toplam 200 istasyon ve 450 farklı noktada yapılan araştırmalar sonucunda müsilajın oluşumu, son durumu ve ekosisteme bıraktığı etkiler araştırıldı. Müsilajın kaybolmadığı
Sevinç ve Erdal İnönü Vakfı bünyesinde yürütülen MAREM’in (Marmara İzleme Projesi) 1993’ten bu yana araştırmalarını yürüten proje lideri hidrobiyolog Levent Artüz’ün müsilaj ve Marmara Denizi’ndeki araştırmalarına ait bulgu ve görüşlerini açıkladı.
Marmara Denizi genelinde toplam 200 istasyon ve 450 farklı noktada yapılan araştırmalar sonucunda müsilajın oluşumu, son durumu ve ekosisteme bıraktığı etkiler araştırıldı. Müsilajın kaybolmadığı ancak ufak bir kısmının bakteriyolojik olarak parçalandığı, bu kadar büyük bir kitleyi parçalayacak bakterilerin ileride ikincil bir sorun yaratarak ciddi bir bakteri biyokütlesinin ortaya çıkmasına neden olacağı açıklandı.
Marmara Denizi’nde biyoçeşitliliğin tamamen dibe vurmuş durumda olduğunu vurgulayan Artüz, “Marmara Denizi’ni canlıların neredeyse yaşamadığı bir ortam olarak adlandırabiliriz. Normal kirlenmenin dışında çok ciddi renk değişimleri söz konusu ve şu an yıkılmış bir bina olarak düşünebiliriz. Kirletilmeye devam edildiği sürece her sene göreceğimiz felaket bir öncekini aratacak nitelikte olacak” diyor.
Kirliliğin Marmara, Ege ve Karadeniz’e etkilerini de izleyen MAREM’in proje lideri, dibe çöken müsilajın biyolojik etkilerini görmek için 200 istavrit üzerinde yaptıkları incelemede, balıkların sindirim sitemlerinde vibrio bakterisi gördüklerini belirterek, numune olarak alınan istavritlerin tamamının hasta olduğunu belirtiyor.
Müsilaj Marmara Denizi’nde tıpkı french press gibi çalışarak, deniz dibine çökerken ortamdaki irili ufaklı partikülleri içine hapsediyor. Denizde bulanıklığa sebep olan askıdaki katı madde ve planktonlar gibi unsurları ortadan kaldırarak dibe çöküyor ve deniz suyunda yanıltıcı bir berraklığa neden oluyor.
Dibe çöken müsilaj deniz tabanını örtüyor ve oksijensiz bir alana çevirmeye başlıyor. Balıkların ve diğer canlıların solunumunu engelliyor. Yapılan araştırmalarda yengeçlerin hareket, solunum ve beslenmesine etki eden müsilajın, ciddi miktarda yengeç ölümüne sebep olduğu belirtiliyor.
Müsilaj’ın etkilerinin çok yönlü olduğunu vurgulayan Artüz, uzun bir inci kolyenin ipinin kesildiğini düşünün, ip kesilince kolye dağılır, incilerin her biri başka tarafa gider. Marmara Denizi’ndeki oksijensizlik, renk değişimleri, kirlilik kopmuş bir kolyenin incileri gibi etrafa dağılıyor, benzetmesini yapıyor.
Kaynak:
