İş dünyası koronavirüs salgınından nasıl etkilendi?

İş dünyası koronavirüs salgınından nasıl etkilendi?

İmece’nin koronavirüs krizinin getirdiği değişim ortamını kapsamlı şekilde ele alan imece dialogues etkinlik serisinin ikincisi “Değişimde İşin Geleceği” webinarı 20 Mayıs Çarşamba günü gerçekleşti. Farklı sektörlerden profesyonellerin katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, iş dünyasının koronavirüs krizinin getirdiği koşullardan nasıl etkilendiği konuşuldu.

“Değişimde İşin Geleceği” webinarının moderatörü S360 Kurucusu ve Genel Müdürü Kerem Okumuş, tüm küresel krizlerin; şirketlerin, hükümetlerin ve toplumların kaderini değiştirdiğini ve büyük dönüşümlerin katalizörleri olduklarını dile getirdi. Pandeminin iklim krizine hazırlık olarak değerlendirilebileceğini belirten Okumuş, “Özellikle siyaset ve iş dünyası liderlerine zihin dönüştürücü deneyim fırsatları verdiğinden pandemi bir fırsat olarak görülebilir. Son iki yıldır paydaş kapitalizmi konusunda ciddi tartışmalar dönüyor ve paydaş odaklı bir büyüme anlayışı dile getiriliyor. Sistemin devamlılığı açısından paydaşların ne kadar önemli olduğunu bu dönemde test ettik. Çalışanların sağlığına, tedarikçilerin dayanıklılığına, iş ortaklarının güvenliğine önem veren ve müşterilerin değişen beklentilerine hızla adapte olabilme becerisi geliştirmeye çalışan yeni bir şirket yönetim anlayışı ortaya çıkıyor. Aynı zamanda, Covid-19 ile birlikte toplumsal konulardaki eşitsizlikler de daha belirgin hale geliyor. Gençlerin dünya sorunlarına olan ilgisi ve son 90 günde ‘Sürdürülebilir yaşam tarzını nasıl yaşayabilirim?’ sorusuna cevap arayanların oranı yüzde 4 bin 550 arttı. Tüm bunlar, önümüzdeki dönemde şirketlerin yönetim anlayışına etki edecek. Daha esnek, hızlı hareket kabiliyeti olan ve merkezi olmayan iş modellerinin öne çıkacağını öngörüyoruz” sözleriyle içgörülerini paylaştı.

“Türkiye’de ikinci çeyrekte yüzde 5 seviyelerinde ekonomik bir küçülme bekliyoruz”

Koronavirüs salgının etkilerinin çok hızlı bir şekilde görüldüğünü ve sürecin dinamik bir şekilde ilerlediğini ifade eden Garanti BBVA Kurumsal Yatırım Bankacılığı ve Global Piyasalar Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, “Uluslararası Çalışma Örgütü’nün son raporuna göre bu dönemden etkilenen 436 milyondan fazla işletme çok ciddi bozulma riskiyle karşı karşıya. Türkiye’de ikinci çeyrekte yüzde 5 seviyelerinde ekonomik bir küçülme bekliyoruz. Uzun vadeli büyümeyi düşünürken sürdürülebilir kalkınmayı da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Ülkeler artık hem şirketlere hem de kendi ülkelerinin liderlerine mektuplar yayınlıyor. Bu mektuplarda, sürdürülebilir ulaşım, enerji tasarruflu binalar, yenilenebilir enerji, biyoçeşitliliğin geri kazanımı için bu alanlara yatırım yapılmasını ve ekonomide uzun vadeli bir kalkınmanın ancak bu şekilde sağlanabileceğini belirtiyorlar. Geçen hafta Amerika’da 230’dan fazla şirket kongreye Covid-19’a ilişkin normalleşme planına iklim konularının da dahil edilmesi için bir mektup gönderdi. Yani iş dünyası krizi yaşadığını, krizden etkilendiğini ve ileride iklim kriziyle ilgili olarak da etkilenme riskinin olduğunu ifade ediyor. Her sene karbon emisyonun dünyada yüzde 7,5 azalması lazım. Bu dönemde ise bile toplam azalma 5,5. Eğer eski alışkanlıklarımıza dönersek, gene iklim değişikliğine yönelik aksiyonlarda çok geride kalacağız” dedi.

“Değişimin tek bir pandemiyle gerçekleşmesini bekleyemeyiz”

Bu dönemin bizlere çok şey öğrettiğini söyleyen Sabancı Holding IK ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Hakan Timur, “Şirketler olarak dijitalleşme, uzaktan çalışma, yeni ofis düzenleri konularında konuşuyorduk fakat hep ağır bir şekilde ilerledik. Covid-19 belki de bunu 10 yıl öncesine çekti. Bazı şeylere hızlıca adapte olduk. Bütün bunlarla beraber insanın değerini de yeniden anladık. Modellerimizi tekrar geliştirmemiz gerektiğini gördük. Ancak insanoğlu aynı zamanda çok çabuk unutuyor. Dolayısıyla, sosyal, ekonomik ve iş modelleri anlamında bu kapitalist düzen içerisinde yaşadıklarımızdan kurtulmamız tek bir pandemiyle değişmeyecek, tekrar bazı alışkanlıklarımıza hızla geri döneceğiz. Bu değişimin zaten tek bir pandemiyle gerçekleşmesini bekleyemeyiz fakat bu bakış açısı ve unuttuğumuz bazı değerleri tekrar hatırlamamız bundan sonraki süreci hızlandırıcı bir etki sağlayacak” diyerek düşüncelerini paylaştı.

“Her kurumun var oluş nedenini sorgulayabileceği ve yeniden tanımlayabileceği bir dönem”

Koronavirüs salgınıyla beraber işin, çalışanların ve çalışma mekanlarının nasıl evrileceği konusunda fikirlerini paylaşan ATÖLYE’nin Kurucu Ortağı Kerem Alper, “Bu, her kurumun var oluş nedenini sorgulayabileceği ve yeniden tanımlayabileceği bir dönem. Kurum kültürü açısından hangi ritüellerin bizi bir arada tuttuğunun, hangi ritüellerinse sadece alıştığımız için devam ettiğinin deşifre edilmesi gerekiyor. Bir arada olmamızın hangi konularda kritik olduğu, hangi konularda engel yarattığına bakabilmeliyiz. Büyük yapıların bu yolda adımlar atmalarının çok kritik olduğunu düşünüyorum. Bu noktada Türkiye gibi ülkelerin engeli, hafızamızın zayıflığı sebebiyle uzun vadeli düşünmemizin kolay olmaması. Ayrıca, hep yeni bir krizin başlayabileceği bir coğrafyada yaşamamız da bunda etkili. Uzun vadeli dönüşümün bugünden yarına olabilecek bir şey olmadığını anlamalı ve ince ince işlenmesi gerektiğinin farkına varmalıyız” dedi.

Girişimlerde durum nasıl?

Teknolojisini hızla adapte edebilen ve pandemi sürecinde ortaya çıkan sorunlara çözüm sunabilen girişimlerin bu dönemden sağlam çıkacaklarını dile getiren Girişimcilik Vakfı Genel Müdürü Mahru Aygül, “Şirketler bazında girişimlerle yakın çalışmaya başlayanlar, kurum içinde girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmaya çalışan şirketler bir adım önde olacak. Geleneksel iş yapış şekli değişiyor ve şirketler girişimler kadar hızlı adapte olamıyor. Dolayısıyla, girişimcilerin bu dayanıklılık ve hızlı öğrenme mekanizmalarını kopyalayabilen şirketler hayatta kalacaklar. Girişimciler tarafından baktığımızda ise İstanbul dışında nakdin çok yüksek olduğu illere odaklanmak çok önemli olacak. Bir de çoğu girişimcinin odaklandığı endişeli modern dediğimiz belirli teknolojilere para harcamayı tercih eden kesim yerine Türkiye’nin yüzde 46’sını oluşturan modern muhafazakâr kesim para harcamaya ve ekosistem içinde olmaya başlayacak. O yüzden girişimcilerin bakış açılarını ve pazarlama faaliyetlerini o tarafa döndürmeleri gerekiyor” tavsiyelerinde bulundu.

“Yeni dönem farklı bir liderlik ihtiyacı ortaya çıkarıyor”

Son olarak, içinde bulunduğumuz dönem bireyin sorumluluk hissini arttırdığını ifade eden Impact Hub İstanbul Kurucu Ortağı Semih Boyacı, “Pandeminin iklim kriziyle ne kadar bağlantılı olduğunu gördük. Yeni dönem farklı bir liderlik ihtiyacı ortaya çıkarıyor. Bu liderlik yetkinlikleri, kapsayıcılık, paydaşları dahil etme, insan odaklılık, işbirliği oluşturma, duygusal çeviklik, doğaya saygı duyma gibi yetkinlikler. Sosyal girişimciler de bu yetkinlikleri barındırıyor. Dolayısıyla, sosyal girişimciliğin öne çıkacağını ve kurum işbirliklerinin artacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar