17 sivil toplum kuruluşundan çağrı: İklim hedefi yenilensin, ekonomi güçlensin

17 sivil toplum kuruluşundan çağrı: İklim hedefi yenilensin, ekonomi güçlensin

İklim değişikliği alanında çalışan sivil toplum ve düşünce kuruluşları, 30 Kasım’da Dubai’de başlayacak COP28 İklim Zirvesi öncesinde hükümete ortak çağrıda bulundu.

Türkiye’nin, 2053 net sıfır hedefine ulaşabilmesi için, 2020 yılına göre 2030’a kadar en az yüzde 35 mutlak emisyon azaltımı hedeflemesi gerekiyor.

Çağrıda bulunan kuruluşlar arasında Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Ege Orman Vakfı, Greenpeace Akdeniz, HEAL Sağlık ve Çevre Birliği, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), İNGEV, İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA), TEMA Vakfı, Yeşil Düşünce Derneği, YUVA, Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Fosil Yakıtların Ötesi (Beyond Fossil Fuels), İklim için Türkiye, İklim Öncüleri, Youth for Climate Türkiye, Yuvam Dünyam Derneği yer alıyor.

İklim alanında çalışan sivil toplum ve düşünce kuruluşları, hükümete yaptıkları çağrıda kaybedilen her dakikanın hayati önemine dikkat çekerek emisyon azaltımı hedefinin güncellenmesi ve hedefe ulaşmak için somut adımların atılmasının Türkiye ekonomisine sağlayacağı faydaları sıraladı:

Yenilenebilir enerjiye geçiş enflasyonu düşürebilir: SEFİA’ nın raporuna göre güneş ve rüzgardan daha fazla elektrik üretilmesi halinde tüketici enflasyonu 7 puan düşürülebilir.

Enerjide kendine yeterlilik başarılabilir: Kullandığı fossil yakıtların yüzde 78’ini ithal eden Türkiye, başka ülkelere bağımlı ve enerji krizlerine karşı savunmasız hale geliyor. Türkiye Paris Anlaşması’nı onayladığı Ekim 2021’den bu yana kömür, gaz ve petrolden oluşan fosil yakıt ithalatı için 175 milyar dolar harcadı. Oysa EMBER’in araştırmasına göre, Türkiye’nin güneşi ve rüzgarı ile üretilen elektrik, 1 yıl içinde 7 milyar dolar tutarındaki enerji ithalatını önledi. 

Enerji maliyetleri düşer: SEFİA’nın raporuna göre, Türkiye 2022’de planlanan güneş ve enerji projelerini hayata geçirseydi elektrik üretim maliyeti yüzde 11,8 ucuzlayacaktı.

Yeni istihdam alanları yaratılır: Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporuna göre, Türkiye’nin emisyon azaltım hedefini güncellemesi yeni istihdam alanları yaratacak. Güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları, kömürün 5 katı istihdam potansiyeli yaratıyor.

İşsizlik ve yoksullukla mücadele olanağı yaratılır: Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin hazırladığı TÜBİTAK projesi raporuna göre, yeşil büyüme modeli hiçbir şey yapılmadığı bir senaryoya kıyasla milli geliri yüzde 7 artırabilir. Üstelik bu modelde istihdam ve gelir, düşük gelirli bölgelerde yüksek gelirli bölgelere göre daha fazla artıyor.

Sağlık sorunları ve sorunların kamuya maliyeti azalır: HEAL’ın raporuna göre Türkiye’de 55 yıldır çalışan kömürlü termik santrallerin en az 200 bin kişinin erken ölümüne ve en az 320 milyar Euro sağlık maliyetine sebep olduğu tahmin ediliyor.

Rüzgar ve güneşi merkeze alan yüksek teknolojili, katma değerli yatırım alanları gelişir: İPM’nin ‘’Yan Faydalar’’ çalışmasına göre, güneş ve rüzgardan elektrik üretim kapasitesinin artması sanayi üretimindeki ilgili değer zincirini büyütebilir; güneşte 15-25 GW’lık kapasite ilaveleri 0,8 milyar dolar olan üretimi 6,8-11,3 milyar dolar artırabilir.

Küresel net sıfır dönüşüme uyumlu bir ekonomi kurulur: AB ülkeleri en geç 2035’te petrolle çalışan yeni araçların satışını sonlandırmayı hedeflediği için elektrik temelli sektörlerin artması öngörülüyor. Dizel ve benzinli otomobil parçaları, 2020 itibarıyla Türkiye’nin çevresel ürün ihracatında yüzde 11 paya sahip. 2026 yılında AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ise 3. en büyük dış ticaret kalemi olan demir-çelik sektörünü etkileyecek.

Küresel iklim finansmanına erişim olanağı artar: Türkiye iddialı iklim eylemlerini taahhüt ederek adil geçiş fonları gibi düşük karbonlu ekonomiye dönüşümün finansman imkanlarına erişim fırsatı yakalayabilir.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar