Uluslararası Adalet Divanı: Sağlıklı çevre bir insan hakkıdır

Uluslararası Adalet Divanı: Sağlıklı çevre bir insan hakkıdır

Birleşmiş Milletler’in en yüksek yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), temiz ve sağlıklı bir çevrenin temel insan hakkı olduğunu ilan etti. Harekete geçmeyen ülkelerin uluslararası hukuku ihlal etmiş sayılabileceğini açıkladı.

Uluslararası Adalet Divanı yargıçları, ülkelerin iklim sorumluluklarına ve bu sorumlulukları yerine getirmemeleri halinde karşılaşacakları sonuçlara ilişkin uzun zamandır beklenen danışma görüşünü açıkladı.

Uluslararası Adalet Divanı Başkanı Yuji Iwasawa, sera gazı emisyonlarını azaltmak için uygun önlemleri almayan devletlerin uluslararası hukuku ihlal etmiş sayılabileceğini açıkladı. Bu ihlal; fosil yakıt üretimi, tüketimi ya da fosil yakıtlara verilen sübvansiyonlar yoluyla da gerçekleşebilir.

Mahkeme ayrıca, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrenin temel bir insan hakkı olduğunu onayladı.

İklim değişikliğinden zarar gören ülkelerin tazminat talep etme  hakkına sahip olabileceğini açıklayan mahkeme, ödenecek tazminat miktarının her olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Vanuatu İklim Değişikliği Bakanı Ralph Regenvanu, Uluslararası Adalet Divanı’nın kararını, “iklim adaleti mücadelesinde kritik bir dönüm noktası” olarak tanımladı.

Regenvanu, Vanuatu’nun bu süreci başlatmaktan gurur duyduğunu belirtirken, Küçük Ada Devletleri ve genç aktivistlerin yılmaz kararlılığını da övgüyle andı.

İklim değişikliği ‘’acil ve varoluşsal tehdit’’ olarak tanımlandı

Uluslararası Adalet Divanı Başkanı Yuji Iwasawa, iklim değişikliğinin gezegenimiz ve tüm yaşam formları için varoluşsal bir tehdit olduğunu açıkladı.

Iwasawa, BM iklim konferanslarında alınan kararlar ve son bilimsel veriler ışığında, küresel ısınmanın sanayi öncesi seviyelere göre 1,5 °C ile sınırlandırılmasının uluslararası iklim politikalarının temel hedefi olduğunu vurguladı.

Ülkelerin iklim değişikliğinin yol açtığı zararları önlemek için iş birliği yapma sorumluluğu taşıdığını belirten Iwasawa, her ülkenin ulusal iklim hedeflerinin mümkün olan en yüksek düzeyde bir kararlılığı yansıtması gerektiğini vurguladı.

Uluslararası Adalet Divanı, iklim sistemini “çevrenin ayrılmaz ve hayati öneme sahip bir parçası” olarak tanımlayarak, bu sistemin hem bugünkü hem de gelecek nesiller için korunması gerektiğini vurguladı.

Uluslararası Adalet Divanı’nın görüşü küresel iklim mücadelesi için ne ifade ediyor? 

Uluslararası Adalet Divanı’nın yayımladığı 500 sayfalık danışma görüşü, her ne kadar hukuken bağlayıcı olmasa ve ülkeler üzerinde bir yaptırım gücü bulunmasa da, devletlerin iklim değişikliğiyle mücadeledeki yükümlülüklerini netleştirmesi açısından tarihi bir adım olarak değerlendiriliyor. 

Yaptırım gücü bulunmamasına rağmen bu görüş, küresel sorumluluklar adına güçlü bir hukuki zemin sunuyor. ABD ve Çin gibi dünyanın en fazla sera gazı salan ülkelerinin de aralarında bulunduğu tüm Birleşmiş Milletler üyesi devletler mahkemenin tarafı konumunda. 

İklim Davaları Ağı Eş Direktörü Sarah Mead kararın, yalnızca hukuki değil, toplumsal beklentilerle de örtüştüğünü belirtti: ‘’Bu karar, dünya genelinde çoğu insanın kendi hükümetlerinden beklediği gerçek ve etkili iklim politikalarını hukuki zeminde de geçerli bir beklenti haline getiriyor’’ ifadelerini kullandı.

İklim krizine karşı ülkelerin mevcut planlarının yetersizliğine dikkat çeken Mead, dünya genelinde giderek daha fazla yurttaşın yargı yolunu tercih ettiğini ifade etti:


“Neredeyse tüm ülkelerin iklim planları, herkesi güvende tutmak için gerekenin oldukça gerisinde kalıyor. Bu nedenle insanlar, hükümetlerini sorumlu tutmak için mahkemelere başvuruyor. Bugün hukuk, bu insanların yanında duruyor. Liderlerin gezegeni koruma ve herkesin geleceğini güvence altına alma yükümlülüğü artık çok daha açık’’ diye ekledi.

Karar, özellikle Vanuatu öncülüğünde, savunmasız ada ülkelerinin yıllarca süren yoğun lobi faaliyetleri sonucunda alındı. Bu girişimler, 2023 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Uluslararası Adalet Divanı’ndan (ICJ) danışma görüşü talep etmesine zemin hazırladı.

Uluslararası Adalet Divanı’nda görev yapan 15 yargıçtan oluşan bir heyet, iki önemli soruya yanıt aradı. İlk olarak, devletlerin uluslararası hukuk çerçevesinde hem bugünün hem de geleceğin nesilleri için iklim değişikliğiyle mücadelede hangi yükümlülükleri bulunuyor? İkinci olarak, bu yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve ciddi iklim zararlarına sebep olan devletler için ne tür hukuki sonuçlar söz konusu?

Geçen yıl Aralık ayında gerçekleşen duruşmalarda, Uluslararası Adalet Divanı’na 100’ü aşkın ülke ve kuruluş doğrudan görüş bildirdi. Bunun yanında yaklaşık 150 taraf da yazılı açıklama veya yorumlarıyla sürece katkı sağladı. Bu sayede dava, BM’nin en yüksek mahkemesi tarihinde görülmüş en kapsamlı dosya oldu.

Kaynak:

https://u33157014.ct.sendgrid.net/ss/c/u001.vvk7UDuZ0AWLWXHYC5sl5qi4_l1Mf6P3g4p5O_STjW5cuYlN6qOn0BjzbIlvXHPrufpcrC9qhDmO_EnZfcn62Ufmu7kzY5bTguqtsjgH7d2Jwv5Vh6deVHtfmGCvFc1777cenVUSmJcnx2NO7v8LrhQg1IFX4mXUbGE5Ej0amP1jSIsXEkddofUlny8sCp84ineTuEQ3BhZ5SedgnjyamFr-x_rbIkVSnIQcKYsWK2p65sfEWgECdnq50Y7aFHTC-9mdUvFxWvMmz9qHyqwjTae_I5LBYC3Tf6uSB1-SQoYdJ8KtdvU5zY7GoxQVhDgO72gMcvZPBK-hn1oSaKkNVi3Uiumg-P1LfVqeq_l-HCb3sKbg10xe918b_P5WkmRzhDSQxVOuqTrMWWcuL6F_In7mak1lEliwwrCt5otsNZmo__ueG0QlwijbdR0BbACYbGUfKjQGL8ypkivXUJGzbw/4if/jyvWIAKVRfO29NrKZ7zB3g/h14/h001.v-zTKg8GMg42dact3Scs4TZ9wkc4uy7GNXn906lT1tw

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar