Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ilde yıkıcı etkileri olan deprem felaketi, tüm dünyada sürdürülebilir şehirlerin önemini gözler önüne serdi. Sürdürülebilirlik, canlıların yaşamının devam edebilmesi için en temel gerekliliklerin başında gelen bir konu. Yaşadığımız son deprem zaman ve paradan tasarruf etmek adına deprem mühendisliğinde sürdürülebilirlik gerekliliklerinin ihmal edildiğini kanıtlamış oldu. İngiltere merkezli mühendislik danışmanlık firması Mott
Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ilde yıkıcı etkileri olan deprem felaketi, tüm dünyada sürdürülebilir şehirlerin önemini gözler önüne serdi.
Sürdürülebilirlik, canlıların yaşamının devam edebilmesi için en temel gerekliliklerin başında gelen bir konu. Yaşadığımız son deprem zaman ve paradan tasarruf etmek adına deprem mühendisliğinde sürdürülebilirlik gerekliliklerinin ihmal edildiğini kanıtlamış oldu.
İngiltere merkezli mühendislik danışmanlık firması Mott MacDonald’ın kıdemli baş mühendisi Dr Barnali Ghosh, deprem tasarımlarında temel ilkenin binalara dayanıklılık kazandırmak üzerine kurulu olduğunu ve temelin hasar görmesini engelleyecek şekilde tasarlanırsa başarılı olunacağını söyledi.
Esnekliğin sürdürülebilir bir kavram olduğunu belirten Ghosh, riski azaltmak için dikkatli değerlendirmeler sonucunda sismik tasarımların yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Birleşmiş Milletler’in 2030 yılına kadar ulaşılması hedeflenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden (SKH) 11’incisi, ‘Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar’ ilkesine hizmet ediyor.
Buna göre yaşam alanlarını ilgilendiren kriterlerin temelinde güvenli ve erişilebilir konutlar sağlama yer alıyor. Bu kriterler arasında gecekonduların dönüştürülmesi, düzenli kentsel planlama, toplu taşımacılık yatırımları, kamuya açık yeşil alanlar oluşturma, katılımcı ve kapsayıcı kentsel yönetim, kentlerdeki olumsuz çevre etkilerinin azaltılması, kültürel ve doğal mirasın korunması yer alıyor.
Depremlerde daha iyi performans için mevcut binaların güçlendirilmesi gerekiyor.
Tasarım ve inşaat standartlarına uyulduğu takdirde, çökme olasılığının oldukça düşük olduğunu söyleyen deprem mühendisi Mehrdad Sasani, depreme dayanacak şekilde tasarlanacak yapıların da hasar görmesinin beklendiğini belirtiyor.
Binaların, mevcut yasalara ve standartlara göre tasarlanarak inşa edilmiş olmaları halinde, bu seviyedeki bir depremde çok daha küçük bir oranda çöküş yaşanacağını ifade ediyor.
Türkiye’nin sismik faaliyetlere yatkın olduğu hatırlatılarak, yıkımın hacmini önlemek için eski binaların çelik destek, beton çerçeveler, bağlantı bölgelerinin güçlendirilmesi gibi çeşitli tekniklerle güçlendirilebileceği vurgulanıyor.
