“Reddet, azalt, yeniden kullan, geri dönüştür”

“Reddet, azalt, yeniden kullan, geri dönüştür”

Çöpün azaltılması ve doğru yere atılması yönünde toplumda davranış dönüşümü sağlayarak, daha temiz bir çevre ve yaşam alanı oluşturulmasına katkıda bulunmak amacıyla 2015 yılında kurulan Çöpüne Sahip Çık Vakfı’nın Genel Müdürü Emrah Bilge’yle, tek kullanımlık ürünlerin doğaya verdiği zararları, COVID-19 salgınıyla artan tek kullanımlık maske ve eldivenler için başlattıkları kampanyayı ve çöplere sahip çıkmanın yollarını konuştuk.

Tek kullanımlık ürünler doğaya nasıl zararlar veriyor?

Tek bir kullanım sonrasında ömrünü tamamlayarak atık haline gelen her şey tek kullanımlık üründür ve bu ürünler günümüzün en büyük atık sorunudur. Tıbbi ürünler, hijyenik ürünler ve bazı ambalajlar gibi kullanımı kaçınılmaz olanlar dışında tükettiğimiz tek kullanımlık ürünlerin çoğu aslında gerçekte ihtiyacımız olmayan şeylerdir. Örneğin, dünyada en çok kullanılan tek kullanımlık ürün olan plastik alışveriş poşetlerinden her yıl beş trilyon kullanıyoruz. Üstelik ortalama yalnızca 12 dakika kullandığımız poşetler doğada yüzlerce yıl kalabiliyor; mikro plastiklere dönüşerek denizleri, suları ve toprağı zehirlemeye devam edebiliyor. Benzer şekilde her gün düşünmeden kullandığımız pet şişeler, kâğıt ve plastik kahve bardakları da geri dönüşüme gitseler bile bir süre sonra dönüştürülemez hale gelip doğaya atılıyor. Denizlerdeki çöplerin yüzde 70’inin tek kullanımlık plastiklerden oluştuğu bilinen bir gerçek. Bu ürünlerin üretimi için kullanılan hammadde ve enerji de ayrı bir konu. Özet olarak, tek kullanımlık ürünleri kullanmak gezegenimizin sınırlı kaynaklarını har vurup harman savurmaktan farklı değil.

Koronavirüs döneminde tek kullanımlık maske ve eldiven kullanımları büyük ölçüde arttı. Bu konuda başlattığınız kampanyanızdan bahsedebilir misiniz?

COVID-19 salgını nedeniyle koruyucu maske ve eldivenler başta olmak üzere tek kullanımlık ürünlerin kullanımında ciddi bir artış görüyoruz. Bunların gelişigüzel çevreye atılması hem çevre kirliliği hem de halk sağlığı açısından çok önemli bir sorun haline geldi. Bu konuya dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla sosyal medya ve çeşitli mecralarda paylaştığımız bir video çalışmamız oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı maske ve eldiven atıklarının nasıl atılması ve toplanması gerektiğini düzenleyen genelgesine göre bu atıkların iki ayrı torbaya konarak 72 saat bekletildikten sonra evsel atığa atılması büyük önem arz ediyor. Bu zorlu süreç geçip gittikten sonra pişman olmamak adına; kendi sağlığımız, başkalarının sağlığı ve öte yandan da geleceğimiz için bu konuda çok hassas davranmamız gerekiyor.

Çöpler, atıklar ve geri dönüşüm konusunda toplumda daha az ya da yanlış bilinenler nedir?

Türkiye’de vatandaşın genel algısı “Ben çöpü çıkardığımda ya da attığımda belediye temizliyorsa çöp sorunu yoktur” cümlesiyle ifade edilebilir. Oysa asıl sorun o çöpün nereye gittiğidir. İlk adımı burada atmalıyız. Bir diğer konu da yetkinin kimde olduğunun vatandaş tarafından iyi bilinmemesi. İlçe belediyeleri geri dönüştürülebilir atıkları ayrı ayrı toplamak ve geri dönüşüme yollamakla görevli. Büyükşehir belediyelerinin ise bu toplanan atığı düzenli biçimde bertaraf etmesi gerekiyor.  Bu konuda da aslında oldukça yol alındı, belediyelerin çoğunun bu konuda işleyen sistemleri bulunuyor. Ancak, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2018 yılı verilerine göre ürettiğimiz atığın yalnızca yüzde 11,8’ini geri dönüştürüyoruz. Kalan kısmı ise çevreye karışıyor ya da karışık olarak çöpe atıldığı için belediyeler tarafından gömülüyor çünkü karışık atılan atıkların sonradan ayrıştırılması imkânsıza yakın bir işlem. Yani, “Benim çöpü çöpe atmam yeterli, belediye bunu nasıl olsa ayrıştırır” dememek gerekiyor.

Doğaya ve çöpümüze nasıl sahip çıkabiliriz?

Yapmamız gereken her şeyi dört kelimeyle ifade edebiliriz: Reddet, azalt, yeniden kullan, geri dönüştür. Burada “reddetmek” her pazarlanan şeyi değil ihtiyacımız olanları tüketmeyi; “azaltmak” ihtiyacımız olduğu kadar tüketmeyi; “yeniden kullanmak” kullanılabilir durumdaki şeyleri yeniden kullanmayı ya da başkalarına kullandırmayı ifade ediyor. Bütün bu önlemleri alıp hayat tarzımızı buna uygun hale getirdikten sonra ortaya çıkan az miktarda çöpü de ayrıştırarak geri dönüşüme yollamalıyız. Bunları yaptığımızda kalan çöp miktarının ne kadar azaldığını göreceğiz. Bunları yapmak, hayatımızı alt üst etmek ya da tüm konfor ve zevklerimizden vazgeçmek anlamına gelmiyor. Yalnızca tüketirken ve atarken doğayı ve diğer insanları da düşünelim diyoruz. Bununla ilgili bilgi ve ipuçları için bir de rehber hazırladık. Burada asla aklımızdan çıkarmamamız gereken nokta, tek tek hepimizin doğru davranış ve alışkanlıklar edinerek fark yaratma gücüne sahip olduğu. “Ben tek başıma ne yapabilirim ki?” sorusunun ardına sığınmak için artık çok geç. Gezegenimizin geleceği, kendi geleceğimiz için her bireyin teker teker sorumluluk üstlenmesinden başka çaremiz yok. Ayrıca tek kullanımlık ürünleri de mutlaka hayatımızdan çıkarmalıyız.

Atıklarımızla kompost yapmamız da öneriler arasında. Kompostun nasıl faydaları bulunuyor?

Organik atıkların, nemli-oksijenli ortamda bakteri ve mantarların etkisiyle bozulması sonucu gübreye dönüşmesiyle elde edilen malzemeye kompost, bunun yapılması sürecine de kompostlama diyoruz. Ortaya çıkan kompostun toprağa eklenmesi, hem toprağın kalitesi hem de bitkiler açısından önemli bir fayda sağlıyor ve doğadan aldıklarımızı yeniden doğaya iade etmemize olanak veriyor. Sıcak, soğuk ve solucanlı kompost olmak üzere üç çeşit kompost bulunuyor. Soğuk kompost dışarıdan herhangi bir bileşen olmadan yapılabilmekte olup evlerde uygulamaya da en uygun kompost çeşidi. Eğer yaşadığımız mekanlar müsaitse küçük bir kompost variliyle organik çöplerimizi gübre haline getirerek saksılarımızda ya da bahçemizde kullanabiliriz. İnternet sitemizde de kompost yapımıyla ilgili ayrıntılı bir dokümanımız bulunuyor.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar