Okyanusların can damarı olan planktonlar, iklimi düzenliyor, denizleri besliyor ve dünyadaki yaşamın temelini oluşturuyor. Fransız Riviera’sındaki bilim insanları, bu minik organizmaların gizemini çözmek için zamanla yarışıyor; çünkü onların azalması, gezegen üzerinde yıkıcı ve zincirleme etkilere neden olabilir. Villefranche-sur-Mer açıklarında, güneşin parladığı bir sabah, Sagitta III adlı 40 metrelik bilimsel araştırma gemisi, Akdeniz’in koyu mavisi üzerinde
Okyanusların can damarı olan planktonlar, iklimi düzenliyor, denizleri besliyor ve dünyadaki yaşamın temelini oluşturuyor.
Fransız Riviera’sındaki bilim insanları, bu minik organizmaların gizemini çözmek için zamanla yarışıyor; çünkü onların azalması, gezegen üzerinde yıkıcı ve zincirleme etkilere neden olabilir.
Villefranche-sur-Mer açıklarında, güneşin parladığı bir sabah, Sagitta III adlı 40 metrelik bilimsel araştırma gemisi, Akdeniz’in koyu mavisi üzerinde sessizce marinaların ve çam ağaçlarıyla çevrili terasların yanından geçiyor.
Uzakta, tatil kasabası pastel tonlardaki villalar ve kayalıklara tutunan kilise kuleleriyle adeta bir serap gibi parıldıyor. Ama Sagitta III’ün güvertesinde bu romantizm yerini işe odaklanmaya bırakıyor. Villefranche Oşinografi Laboratuvarı’ndan Lionel Guidi, Fransa usulü kısaltmasıyla LOV olarak bilinen bu merkezde, denize derin ve dikkatli bir bakışla gözünü dikmiş durumda.
‘’O, burada plankton topluyor.’’ Deneyimli bir ekiple çalışan Guidi, planktonların çok hassas olduğunu belirtiyor.
Korkutan gelişme
Okyanusun kalbi olan bu küçük organizmalar, karbondioksiti emiyor, oksijen salıyor ve denizlerdeki besin zincirinin temelini oluşturuyor. Planktonlar olmadan, bildiğimiz yaşam mümkün olamazdı.
Peki plankton nedir?
Planktonlar tek bir canlı değil; akıntıya karşı yüzemeyen, dalgalarla sürüklenen deniz göçebeleri topluluğu. Bazıları bir toz tanesi kadar küçük, bazıları ise denizanası gibi bir metreyi aşan genişliği ulaşabiliyor.
İki temel türü bulunuyor. Güneş ışığını kullanan fitoplanktonlar, mikroskobik deniz bitkileri olarak tıpkı karadaki bitkiler gibi fotosentez yapıyor. Jeolojik zamanlarda, soluduğumuz oksijenin yarısından fazlasını onlar üretti.
Diğer grup ise zooplanktonlar: Bitki benzeri fitoplanktonları otlayan, birbirleriyle beslenen zooplanktonlar, balıklar, balinalar ile deniz kuşları için hayati besin kaynağı olan minik hayvanlar.
Villefranche Oşinografi Laboratuvarı’ndaki bilim insanları, bu canlıları onlarca yıldır düzenli olarak takip ediyor. Kıyıdan sadece birkaç mil açıkta yapılan günlük örneklemeler, dünyadaki en uzun ve kesintisiz plankton veri kayıtlarından birini oluşturuyor.
Deniz ekosisteminin temel taşı olan fitoplanktonların sayılarının azalması, zooplanktondan balık stoklarına, genel okyanus biyolojik çeşitliliğine kadar zincirleme etkiler yaratabilir. Ayrıca, atmosferden karbondioksit alıp derinlere taşıyan ‘’biyolojik pompa’’ yeteneklerini zayıflatarak, gezegenimizin en önemli iklim düzenleyicilerinden birini tehlikeye atabilir.
Minik uzaylılar
Sagitta III rıhtımda demirliyken, Villefranche Oşinografi Laboratuvarı’nda bilim insanları plankton örnekleriyle çalışmaya devam ediyor. Genç teknisyen Anthéa Bourhis plankton örneklerini formaldehitle sabitleyip tarıyor. Ekranda şeffaf ve narin copepodlar beliriyor ve dijital görüntüler yapay zekâ destekli bir veri tabanına aktarılıyor. Bu sistem planktonları türlerine göre sınıflandırıyor. Bilim insanı Lionel Guidi, bu minik uzaylıların mikroskop altında bambaşka bir dünyası olduğunu söylüyor. Derin deniz canlılarından Phronima, 1979 yapımı Alien filminin yapımcılarına ilham vermiş bir örnek olarak dikkat çekiyor.
Bilimden politikaya
Villefranche Oşinografi Laboratuvarı’ndaki bilim insanları, uzun yıllara dayanan plankton verileriyle iklim değişikliğinin etkilerini ortaya koyuyor. Araştırmalar, doğa döngüleriyle iklim kaynaklı değişimleri ayırt etmede kritik rol oynuyor.
Uzmanlar, denizlerdeki yaşamın ve dolayısıyla karadaki yaşamın sürmesi için planktonun korunması gerektiği konusunda uyarıyor. Bu uyarılar, 9-13 Haziran 2025 tarihleri arasında Fransa’nın Nice kentinde gerçekleşen 3. Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansı’nın da gündeminde yer aldı. Zirvede ayrıca, 2030’a kadar okyanusların yüzde 30’unu koruma hedefi ve Açık Deniz Antlaşması’nın onay süreci ele alındı.
Bilim insanı Lionel Guidi, karar alıcıların bilime kulak vermesi gerektiğini vurgulayarak, “Bunlar görüş değil, kanıta dayalı gerçekler” diyor.
Villefranche’ta Guidi, Bourhis ve Kaptan Carval denizden topladıkları yaşamı dijitale dönüştürüp, verileri dünya genelindeki bilim insanlarıyla paylaşarak çok değerli bir araştırmaya imza atıyor. Böylece, yalnızca tehdit altındaki okyanusun değil, aynı zamanda yaşamın görünmez bağlarının da haritasını çıkarıyorlar.
Kaynak:
https://news.us15.list-manage.com/track/click?u=372753f560ef60c400f1a4f3f&id=f598d0a9dc&e=8b42edf312