Dünya genelinde çevre bilinci artarken hükümetlerin ve şirketlerin iklim değişikliğiyle mücadelede attığı adımlar kamuoyunu ikna etmekte zorlanıyor. Uluslararası araştırma şirketi WIN’in, BAREM işbirliğiyle 39 ülkede gerçekleştirdiği çalışmaya göre, çevre sorunlarına yönelik kaygılar sürerken, toplumlar bu sorunların çözümünde etkili olması beklenen aktörlere giderek daha temkinli yaklaşıyor. Bu kriz sadece bilimsel ya da politik bir mesele olmaktan çıkıp,
Dünya genelinde çevre bilinci artarken hükümetlerin ve şirketlerin iklim değişikliğiyle mücadelede attığı adımlar kamuoyunu ikna etmekte zorlanıyor.
Uluslararası araştırma şirketi WIN’in, BAREM işbirliğiyle 39 ülkede gerçekleştirdiği çalışmaya göre, çevre sorunlarına yönelik kaygılar sürerken, toplumlar bu sorunların çözümünde etkili olması beklenen aktörlere giderek daha temkinli yaklaşıyor.
Bu kriz sadece bilimsel ya da politik bir mesele olmaktan çıkıp, aynı zamanda bir güven krizine dönüşmüş durumda. Gün geçtikçe daha fazla insan, hem hükümetlerin hem de büyük şirketlerin iklim mücadelesinde samimi olmadığını düşünüyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 66’sı şirketlerin sürdürülebilirlik konusunda harekete geçtiğine inansa da, yüzde 44’ü bu çabaların esas motivasyonunun kamu yararından çok, şirket çıkarları olduğuna inanıyor.
Türkiye’de bu oran çok daha çarpıcı bir seviyede: Katılımcıların yalnızca yüzde 7’si şirketlerin sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik politikalarının samimi olduğunu düşünüyor.
Çin, Hindistan ve Vietnam gibi ülkelerde şirketlere yönelik güven daha yüksek seyrederken; Türkiye, Paraguay, Peru ve bazı Balkan ülkelerinde halkın büyük bölümü şirketlerin önceliğinin çevre değil kâr olduğunu ifade ediyor.
Araştırma, hükümetlerin çevre politikalarına duyulan güvenin bir önceki yıla göre artış gösterdiğini ortaya koyuyor.
Asya ülkelerinde hükümetlere güven çok daha yüksek: Tayland’da katılımcıların yüzde 98’i, Vietnam’da yüzde 97’si ve Endonezya’da yüzde 94’ü hükümetlerinin çevre adına doğru adımlar attığını düşünüyor.
Türkiye’de ise tablo tersine dönmüş durumda. Katılımcıların yüzde 60’ı hükümetin çevre konusunda yeterli önlemleri almadığını belirtirken, sadece yüzde 40’ı mevcut politikaları yeterli buluyor.
Araştırma, bölgesel farkların da altını çiziyor. Hükümetlerin çevreyi korumak için gerekli önlemleri aldığına inananların oranı 2024 ve 2025 yıllarında şu şekilde değişti:
Avrupa: Yüzde 33’ten yüzde 41’e
MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika): Yüzde 40’tan yüzde 51’e
ABD: Yüzde 32’den yüzde 46’ya
APAC (Asya-Pasifik): Yüzde 65’ten yüzde 69’a
Araştırmanın en dikkat çekici bulgularından biri de bireysel iklim eylemlerine yönelik inançtaki azalma.
Katılımcıların yalnızca yüzde 34’ü bireysel çabaların çevre üzerinde anlamlı bir etki yaratabileceğine inanıyor.
Türkiye’de bu oran yüzde 31 seviyesinde kalırken, yüzde 15’lik bir kesim bireysel girişimlerin kayda değer bir değişim sağlamayacağını düşünüyor.
Çin’de bireysel çabaların etkisiz olduğuna inananların oranı oldukça yüksek yüzde 88, İsveç, Japonya, Polonya ve Almanya’da da benzer şekilde bu konuda ciddi şüpheler bulunuyor.