Gezegenin yeni denge arayışı: İklim Eylemi, doğa ve insan uyumunun dönüşümü

Gezegenin yeni denge arayışı: İklim Eylemi, doğa ve insan uyumunun dönüşümü

Yeni araştırmalar, iklim dayanıklılığına yapılan yatırımların hem kârı hem de istikrarı artırdığını gösteriyor. Şirketler ve hükümetler için paradigma değişimi kapıda.

Belém’den yükselen ses: COP30 ve yeni bir anlayışın doğuşu

Kasım ayında Brezilya’da yapılacak COP30 öncesinde, iklim politikalarının yalnızca çevresel değil, ekonomik bir gündem haline geldiği görülüyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun son analizleri, dayanıklılık ve adaptasyon yatırımlarının “kaynak tüketen zorunluluklar” değil, “yüksek getirili stratejik yatırımlar” olduğunu ortaya koyuyor.

Uzmanlara göre, iklim eylemini yeniden çerçevelemenin zamanı geldi: İklim uyumu büyümeyi yavaşlatmıyor; tam tersine, hızlandırıyor!

Rekor ısınma, artan riskler

2024 yılı, kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu.

Küresel ortalama sıcaklık, sanayi öncesi dönemin 1,5°C üzerine çıkarak ‘’kritik eşiği’’ aştı. 

BM Çevre Programı (UNEP), mevcut politikaların 2100 yılına kadar 3°C’lik bir küresel ısınmaya yol açabileceğini öngörüyor. Bu da ekosistemler ve ekonomiler için geri dönülmez sonuçlar anlamına geliyor.

2000 yılından bu yana iklim kaynaklı afetlerin küresel maliyeti 3,6 trilyon dolara ulaştı.
Yalnızca 2020–2024 döneminde, zarar miktarı 1 trilyon doları aştı.

Forum’un raporuna göre, iklim risklerine hazırlıksız kalan şirketler 2035’e kadar yıllık kazançlarının yüzde 7,3’ünü2050’ye kadar ise faaliyet kârlarının (EBITDA) yüzde 25’ini kaybedebilir.

Yeni zihniyet: Dirençli ekonomi = Karlı ekonomi

İklim dayanıklılığı yatırımları artık bir “sigorta poliçesi” değil, doğrudan büyüme aracı olarak görülüyor.
Veriler, her 1 dolarlık adaptasyon yatırımının 2 ila 19 dolar arasında ekonomik getirisağladığını gösteriyor.

  Standard Chartered, gelişmekte olan 10 pazarda yapılan her adaptasyon yatırımının 12 kat ekonomik fayda yarattığını buldu.

  ABD Ticaret Odası, dayanıklılık yatırımlarının her 1 doları için 13 dolarlık ekonomik kaybın önlendiğini açıkladı.

  WRI (World Resources Institute) verilerine göre, 12 ülkedeki 320 yatırım incelendiğinde, 10 yıllık dönemde ortalama yüzde 20-27 getiri elde edildi.

Bu sonuçlar, iklim dayanıklılığını ‘’maliyet’’ olmaktan çıkarıp ‘’yatırım fırsatı’’ haline getiriyor.

CEO’ların yeşil ittifakı: Büyüme ve sıfır karbon aynı anda mümkün

World Economic Forum’un CEO Climate Leaders Alliance adlı inisiyatifi, bu zihniyetin iş dünyasındaki yansıması.
2019–2023 yılları arasında ittifak üyesi 130’dan fazla şirket, emisyonlarını yüzde 12 azaltırken, gelirlerini yüzde 20 artırdı.

Bu topluluk, 12 milyon çalışanı ve 4 trilyon dolarlık ekonomik hacmiyle, “iklim eylemi büyümeyi engeller” söylemini tarihe gömüyor.

İttifak üyeleri, COP30 öncesinde yayımladıkları açık mektupta hükümetlere şu çağrıyı yaptı: “İklim eylemi yalnızca bir etik sorumluluk değil; yeşil büyümenin, inovasyonun ve toplumsal dayanıklılığın yeni itici gücüdür.”

Şirketlere ise “bilim temelli hedefler belirleme, tedarik zincirinde iş birliği, verimlilik ve inovasyon odaklı büyüme” çağrısı yaptı.

Doğa Temelli Çözümler: Üçlü getiri modeli

Doğa temelli çözümler (Nature-Based Solutions), iklim krizine karşı hem ekonomik hem çevresel hem de sosyal fayda sağlayan bir “üçlü kazanç” modeli sunuyor.

Dünya Ekonomik Forumu’na göre bu çözümler, 2030’a kadar gerekli emisyon azaltımının yüzde 30’una kadar katkı sağlayabilir.
Ancak gelişmekte olan ülkelerdeki adaptasyon finansmanının yalnızca yüzde 1,5’i bu alanlara yöneliyor.

Ekonomik potansiyel büyük: Sadece mangrov ormanları her yıl 80 milyar dolarlık taşkın zararını önlüyor ve 18 milyon kişiyikoruyor.

Ayrıca doğa temelli yatırımlar, temiz hava, su kalitesi ve toprak verimliliği yoluyla toplum sağlığına da katkı sağlıyor.
Dünya genelinde her yıl 9 milyon erken ölüm, kirlenme kaynaklı çevresel faktörlerle ilişkilendiriliyor.

Teknoloji: İklim adaptasyonunun yeni motoru

Yeni nesil teknolojiler, gezegenin sınırlarını yeniden tanımlıyor, iklim çözümlerini ölçeklendirmede belirleyici rol oynuyor.
Jeotermal enerji, hassas fermantasyon, yeşil amonyak üretimi gibi alanlarda geliştirilen çözümler, karbon ayak izini hızla azaltıyor.

Forum’un 10 Emerging Technology Solutions for Planetary Health raporu, bu teknolojilerin çoğunun zaten mevcut olduğunu, ancak yeterince kullanılmadığını vurguluyor.

Bazı dikkat çekici örnekler:

·       Hassas fermantasyon: Hayvansal proteine alternatif üretim yöntemleriyle su ve arazi kullanımını yüzde 99’a kadar azaltabiliyor.

·       Yeşil amonyak üretimi: Tarımın en karbon yoğun süreçlerinden birini temiz enerjiyle dönüştürüyor.

·       Modüler jeotermal enerji: 24 saat kesintisiz yenilenebilir enerji sağlayarak enerji güvenliğini artırıyor.

Bu teknolojiler, yalnızca çevreye değil, aynı zamanda enerji ve gıda güvenliğine de yatırım anlamına geliyor.

Sonuç olarak, iklim eylemi doğru çerçevelerle yönetildiğinde ekonomik büyümenin en güçlü motorlarından biri haline gelebilir.

Başarılı bir geçiş için üç öncelik öne çıkıyor:

1.   İnovasyon: Yeni teknolojilere yatırım yaparken mevcut çözümleri hızla ölçeklendirmek.

2.   Dayanıklılık: Adaptasyon yatırımlarını bir maliyet değil, büyüme fırsatı olarak görmek.

3.   Entegrasyon: Doğa, teknoloji ve ekonomi arasında sürdürülebilir bir denge kurmak.

Artık mesele, “iklim eylemi işe yarar mı?” sorusu değil; kimlerin bu dönüşüme zamanında uyum sağlayacağı!

http://click.e.weforum.org/?qs=a2ece815493177da1b1b534ef6965c3649318ff5d1b110bab444f7888dec0edde90d4c1c81c3cbe841cc3abc7fb5863662542717ef44a125

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar