Gençlerle Birlikte, Gençler İçin!

Gençlerle Birlikte, Gençler İçin!

12 Ağustos Uluslararası Gençlik Günü kapsamında; hiçbir ayrım gözetmeksizin insan odaklı yaklaşıma önem vererek, 11-18 yaş grubu çocuk ve gençlerin eğitime erişimlerini desteklemek amacıyla 2008 yılında kurulan Genç Hayat Vakfı’nın İletişim ve Kaynak Geliştirme Koordinatörü Sezen Engiz’le mevsimlik tarımda çalışan çocukları, 21’inci yüzyıl becerilerini, KOP! projesini ve koronavirüs salgınının projelerine etkilerini konuştuk.

Türkiye’de bugün eğitime katılamayan ne kadar çocuk ve genç var? Genç Hayat Vakfı olarak bu konuda neler yapıyorsunuz?

TÜİK 2019 verilerine göre; Türkiye nüfusunun yüzde 27,5’ini çocuklar, yüzde 15,6’sını da 15-24 yaş grubundaki gençler oluşturuyor. Yani Türkiye’de 22 milyon 876 bin çocuk, 12 milyon 955 bin de genç var. Okullaşma oranı, ilkokul düzeyinde yüzde 91,9, ortaokul düzeyinde yüzde 93,3. Ancak, lise son sınıfa kadar eğitim zorunlu olduğu için, resmi rakamlar gerçek devamsızlık oranını yansıtmayabiliyor. Yoksulluk, çocukların çalışmak zorunda olması ve erken yaşta evlilik gibi sebeplerle okula devamsızlık ve sonunda okul terki yaşanıyor.

Çocukların eğitime katılması için öncelikle yoksulluk döngüsünün kırılması gerekiyor. Genç Hayat Vakfı olarak odağımız, bu döngünün kırılması için eğitimin devamının sağlanması ve genç istihdamının desteklenmesi. Bu doğrultuda sürdürülebilir çalışmalar hayata geçirerek, bugüne kadar on binlerce çocuk ve gence ulaştık. Çocukların ve gençlerin etrafındaki herkesi çalışmalarımıza dahil ederek farkındalık yaratıyoruz. Çözüm için ihtiyacımız olan birlikte çalışmanın gücüne, kurulduğumuz günden bugüne inandık. Devlet, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ortaklığında eğitim ve projeler yürütüyoruz. Ayrıca yaptığımız araştırmalarla alandaki çalışmalara katkı sağlıyoruz. Özellikle mevsimlik tarımda çocuk işçiliğinin önlenmesi, gençlerin ve çocukların 21’inci yüzyıl becerileri edinmesi, sosyal uyum ve kız çocuklarının güçlendirilmesi konularına odaklandık.

Türkiye’de mevsimlik tarımda çalışan kaç çocuk var? Bu çocuklar nasıl şartlarda yaşıyorlar?

Yine TÜİK 2019 verilerine göre, Türkiye’de 720 bin çocuk işçi var. Dağılıma baktığımız zaman çocukların yüzde 45,5’i hizmet, yüzde 30,8’i tarım ve yüzde 23,7’si de sanayi sektöründe çalışıyor. Yaş dağılımına göre ise, 5-14 yaş grubunda çalışan çocukların yüzde 64,1’inin tarım sektöründe olduğunu görüyoruz. Bu çocuklar Nisan-Ekim ayları arasında çeşitli bölgelerde hasata katılarak, eğitim döneminin üçte birini kaçırıyor ve  yüzde 34,3’ü okulu terk ediyor.

Çocukların güvenliğini tehdit eden, sağlıklarını ve gelişimlerini kötü etkileyen, eğitimlerine engel olabilecek işlerde çalıştırılması, “en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliği” olarak tanımlanır. Mevsimlik tarım da bunlardan biridir. Mevsimlik tarımda şartlar kötü, çocuklar için daha da kötü. Verilerin de gösterdiği gibi ağır koşullarda çalışan çocuklar eğitimden geri kalıyor, okulu terk ediyor. Ayrıca, yaralanma ve hastalanma riskleri bulunuyor ve yetersiz besleniyorlar. Zorunlu eğitim dönemini tamamlamamış çocuklar tehlikeli işlerde çalıştırılmamalı.

21’inci yüzyıl becerileri nelerdir?

21’inci yüzyıl becerileri; öğrenme-yenilik, bilgi-medya-teknoloji ve yaşam-kariyer becerileri olarak ele alınabilir. Genç Hayat Vakfı olarak, çocuklar arasında iletişim, etkileşim ve takım çalışmasını güçlendirirken, çocukların bilim, teknoloji, kodlama, robotik alanlarında yaratıcılıklarını ortaya çıkaracak deneyimlere imkan sağlamak ve STEM alanına olan ilgilerini artırmak amacıyla çalışıyoruz. Cinsiyet temelli ön yargıların ortadan kalkması için kız öğrencileri teknoloji eğitimine ve bilişim alanındaki mesleklere teşvik ediyoruz.

Sosyal uyumla amaçlanan nedir?

Yaptığımız çalışmaların tamamında, farklılıklarla bir arada yaşama olgusunu temel alıyoruz. Mülteci çalışmalarımızda, yereldeki çocukların da olduğu atölyeler düzenliyoruz. Mevsimlik tarım işçiliğinde çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik çalışmalarımızda da sadece göçle gelen çocuklara yönelik değil, yereldeki çocukları da dahil eden çalışmalar yürütmenin olumlu sonuçlarını görüyoruz.

Vakıf bu konularda güncel olarak nasıl projeler yürütüyor?

En güncel projemiz KOP! Keşfet, Oyna, Paylaş! Mülteci/geçici koruma statüsündeki ve Türkiyeli çocukların birlikte iyi olma halini, eğitimini ve sosyal uyumunu desteklediğimiz bir proje. Bir yandan kodlama-robotik, mimari, beden perküsyonu gibi çeşitli atölyelerle sosyal uyumu desteklerken, bir yandan da mülteci/geçici koruma statüsündeki çocukların psikososyal açıdan desteklenmesini sağlıyoruz. Öğretmenlerin kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımız ve ailelere yönelik sosyal uyum destek atölyelerimiz de var. Ayrıca bu projenin önemli bir ayağını da, gönüllü üniversiteli öğrencilerle birlikte çalışmak oluşturuyor. Atölyelere destek olan gönüllüler aynı zamanda çocuklar için iyi bir rol model oldu. Pandemi süreciyle, hemen yeni döneme uyum sağladığımız bir proje olan KOP’ta, atölyeler verimli bir şekilde online devam edebildi. 

Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Twitter hesabından tarlada çalışan bir çocukla fotoğrafını paylaştı. Birçok kişi bu paylaşıma tepki gösterdi. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?

Sayın Selçuk’un verdiği mesaj bir gerçeği gösteriyor. Hala görmeyenler, bilmeyenler için sosyal medyada konuşulması önemli. Öğretmenlerin konuyla ilgili ne kadar önemli bir aktör olduğunun vurgulanması da çok önemli. Bir kitabı vermekle çocuğun bir anda tarlayı bırakacağı, okuluna döneceği, o kitabı okuyacağı ya da o yorgunlukla onu anlayabileceği gibi bir durum olamaz; olmayacağını Sayın Selçuk da biliyordur. Çocuklar sabah 7’den akşam 7’ye kadar çok zor şartlarda çalışıyor. Bu işçilik, çocukların okula dönme ihtimalini azaltıyor; hatta bazıları için tamamen ortadan kaldırıyor.

Çocukların tarlada olmaması için, Sayın Bakan’ın bunu yerinde görmesi ve verdiği mesaj yapılan diğer çalışmalarla da örtüşüyor. Göç veren bölgelerde ve hasat bölgelerinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitime devam için pek çok çalışması var. Zorunlu öğretim çağındaki çocuklar, devam ettikleri okula bu durumu bildirerek; geçici olarak geldikleri bölgelerdeki okullara “misafir öğrenci” statüsüyle kaydolarak eğitimlerine devam edebiliyor. Cumhurbaşkanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı’nın 11’inci Kalkınma Planı (2019-23), Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Ulusal Eylem Planı (2017-23) ve 2018 yılının Çocuk İşçiliği ile Mücadele yılı ilan edilmesi de yine iyi çalışmalara örnek.

Koronavirüs salgını çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

“Çocuk İşçiliği için Son Durak: Eskişehir” projemizin saha çalışmalarına bir süre ara verdik gibi görünse de aslında sadece fiziksel olarak sahada yoktuk. Telefonla sürekli ailelerle iletişim halindeydik. Yönlendirme, ihtiyaç belirleme ve destek çalışmalarına devam ettik. Haziran 2020 itibariyle, fiziksel olarak da tekrar saha çalışmalarımıza başladık. Bilişim alanında kızların güçlendirilmesine yönelik projemiz “Eşittir Kod”, pandemiden neredeyse hiç etkilenmedi. Hızlı bir şekilde eğitimlerimizi online platformlara taşıdık. Ayrıca okul öğrencilerimizin haricinde açık çağrıyla ulaştığımız çocuklara ve gençlere kodlama eğitimi verdik. Sosyal uyum amacıyla yürüttüğümüz “Keşfet, Oyna, Paylaş!” projemize de online olarak devam etmeye çalıştık. Bizi en çok etkileyen konulardan biri, çocukların ve gençlerin teknolojik alt yapı yetersizlikleri olması oldu. Bu konuda da elimizden gelen desteği vermeye çalıştık.

Salgından en çok etkilenen projemiz, yedi yıldır sahada aktif olarak yürüttüğümüz “Fındık Bahane” projemiz oldu. Bu yıl ne yazık ki yaz okulu açamıyoruz. Çözüm olarak biz ailelere misafir olacağız ve çocukların eğitimlerini, hazırladığımız eğitim kitleriyle ve bursla destekleyeceğiz.

Bu süreçte çok ürettik. Çocuklar, aileler, gençler ve öğretmenler için; bu süreci sağlıklı ve keyfli atlatabilmek ve yeni döneme alışabilmek amacıyla pek çok içerik geliştirdik. Psikososyal destek rehberi, yaz etkinlikleri, sosyal mesafeli sokak oyunları, dijital araçlar serisi gibi çalışmalarımız web sitemizde mevcut. Bu sürecin bize öğrettiklerine her zaman kollarımızı açtık. Dijitalleşme sürecinde olduğumuzu bilerek devam ettik ve artık online öğrenebildiğimizi gördük. Eğitimin etkili olabilmesi için de dijitali kullanarak ilerlemek önemli.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar