Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan rapora göre, zorla çalıştırma ve zoraki evlilik son beş yıl içinde önemli ölçüde artış gösterdi. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ve uluslararası insan hakları grubu Walk Free tarafından en son yayınlanan Modern Köleliğin Küresel Tahminleri raporu, geçtiğimiz yıl yaklaşık 50 milyon bireyin modern kölelik şartları altında yaşadığını ortaya
Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan rapora göre, zorla çalıştırma ve zoraki evlilik son beş yıl içinde önemli ölçüde artış gösterdi.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ve uluslararası insan hakları grubu Walk Free tarafından en son yayınlanan Modern Köleliğin Küresel Tahminleri raporu, geçtiğimiz yıl yaklaşık 50 milyon bireyin modern kölelik şartları altında yaşadığını ortaya çıkardı. Bu sayının 28 milyonu zorla çalıştırılma ve 22 milyonu zoraki evlilik koşullarında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.
ILO Genel Direktörü Guy Ryder, 2000’li yıllarda olunmasına rağmen modern kölelik rakamlarının bu derece yüksek olmasının sarsıcı olduğunu söyledi. Temel insan hakları ihlali olan bu durumun kabul edilemez olduğunun altını çizdi.
2016 yılı küresel tahminleriyle karşılaştırıldığında, 2021 yılında kadınlar ve çocuklar aleyhine 10 milyon daha fazla insanın modern kölelik şartlarına maruz kaldığı belirtiliyor.
Zorla çalıştırma vakalarının yüzde 86’sı özel sektörde
Modern kölelik, etnik, kültürel ve dini farklar gözetilmeksizin dünyanın her ülkesinde varlığını sürdürüyor. Dünya genelinde zorla çalıştırılan nüfusun yarısından fazlasının ve zoraki evliliklerin dörtte birinin üst orta gelirli veya yüksek gelirli ülkelerde görülebildiği öne sürülüyor.
Zorla çalıştırma vakalarının yüzde 86’sı özel sektörde varlık gösteriyor. Ticari cinsel sömürü vakaları yüzde 23 ile temsil edilirken, beş kurbandan neredeyse 4’ünün kadın olduğuna dikkat çekiliyor.
Çarpık hükümet uygulamalarıyla zorla çalıştırılan toplam işçi sayısının 3,3 milyonu, diğer bir deyişle yüzde 14’ü çocuklardan oluşuyor. Yarısından fazlası ticari cinsel sömürü mağduru olarak yaşamlarını sürdürüyor. ILO yetkilisi, bu durum hakkında etkin ulusal politikalar ve düzenlemelerin şart olduğunu vurguladı.
Hükümetlerin tek başına bu sorunun üstesinden gelemeyeceğini, sendikalar, işveren örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve halkın görev başında olmasını gerektiren yaklaşıma ihtiyaç olduğunu açıkladı.
Zorla evlilik
Reşit olmayan bireyin evlenmeye yasal olarak rıza gösteremediği durumlar zorla evlilik olarak tanımlanıyor. Geçtiğimiz yıl, 2016 küresel tahminlerine göre 6,6 milyon artışla tahmini 22 milyon bireyin zorla evlendirildiği bildirildi.
Zorla evlilikler, köklü ataerkil tutumlar ve uygulamalarla bağlantılı olduklarından toplumlara ve konuya özeldir. Rapor, mecburi evliliklerin yüzde 85’ten fazlasının aile baskısıyla yönlendirildiğine işaret ediyor.
Bölgesel nüfus büyüklükleri göz önüne alındığında, zorla evlendirmelerin yüzde 65’i Asya ve Pasifik ülkelerinde görülüyor. Her 1000 kişiden 4,8’inin evliliğe mecbur edildiği Arap Devletleri, bu olgunun en yaygın yaşandığı bölge olarak öne çıkıyor.
Göçmen işçiler
Göçmen işçilerin zorla çalıştırılma olasılığının diğer yetişkin işçilere oranla üç kat daha fazla olduğuna dikkat çekiliyor.
İşgücü göçünün bireyler, aileler, topluluklar ve toplumlar üzerinde olumlu etkiye sahip olmasına rağmen, kuralsız ve kötü yönetilen göç veya haksız ve etik olmayan işe alım uygulamaları göçmenleri savunmasız hale getiriyor.
Raporun sunduğu öneriler
Rapor, modern köleliği sona erdirmek için hızlı eylemler öneriyor.
Öneriler arasında, yasaların ve iş denetimlerinin iyileştirilmesi, hükümetlerin zorla çalıştırma uygulamalarına son verilmesi, insan ticareti ve zorla çalıştırmayla mücadele kapsamında daha güçlü önlemler alınması, yasal evlilik yaşının 18’e yükseltilmesi gibi sosyal ve yasal koruma yaptırımlarının güçlendirilmesine yer veriliyor.
Diğer önlemler arasında; göçmen işçiler için artan insan ticareti ve zorla çalıştırma riskinin ele alınması, adil ve etik işe alımların teşvik edilmesi, kadınlara, kız çocuklarına ve savunmasız bireylere daha fazla destek sağlanması gibi uygulamalar bulunuyor.
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Genel Direktörü Antonio Vitorino, göçün güvenli, düzenli ve kurallı olmasını sağlamanın aciliyetinin altını çizerek, küresel Göç Sözleşmesi’nin uygulanması da dahil olmak üzere, bu sarsıcı eğilimleri tersine çevirmek üzere toplumun tamamının birlikte çalışması gerektiğini hatırlattı.
Kaynak:
https://news.us15.list-manage.com/track/click?u=372753f560ef60c400f1a4f3f&id=697db0abf0&e=8b42edf312