“Çocuklar yaş ayrımcılığına maruz kalıyor”

“Çocuklar yaş ayrımcılığına maruz kalıyor”

YÖRET Vakfı’nın Online Merak Ediyordum Öğrendim Dizisi’nin 13 Ocak’ta gerçekleşen söyleşisinin konusu “Türkiye’de Çocuğa Yönelik Ayrımcılık” oldu. Söyleşide Çocuk Gelişim Uzmanı Ezgi Koman; çocuk hakları mücadelesinin bugün karşılaştığı zorluklardan, çocuklara yönelik ayrımcılıklardan ve bu konuda gerçekleştirdikleri araştırma sonuçlarından bahsetti.

Çocuk haklarının temelde bir eşitlik ve barış mücadelesi olduğunu belirterek sözlerine başlayan Çocuk Gelişim Uzmanı Ezgi Koman, “Tüm dünyada süren bu mücadele zaman zaman daha etkili oluyor, dönemsel olarak araçları, odaklandığı alanlar değişiyor ve maruz kaldığı baskılar farklılaşıyor. Son zamanlarda çocuk hakları küresel olarak zor zamanlardan geçiyor. Tarihin en büyük göç hareketlerinin olduğu dönemdeyiz. Nüfus hareketleri, yükselen ırkçılık, sık sık ve üst üste yaşanan salgın ve afetler gibi olağanüstü durumlarla karşı karşıyayız. İklim krizinden bahsediyoruz. Gittikçe arttığına tanık olduğumuz küresel olarak totaliterleşen yönetimlerin çocuk haklarına doğrudan etkileri oluyor. Aynı zamanda bütün bunlara insan hakları krizinin yanıt verememesi gibi bir dizi zorlukla karşı karşıyayız. Tüm bu zorlukların temeli de halihazırda devam eden, eşitsizliklerden beslenen ve eşitsizlikleri yaratan ekonomik politik sistem. Bu sistem çocuğa yönelik eşitsizliği ve ayrımcılığı hem yaratıyor hem yenilerini üretiyor hem de bunları derinleştiriyor. Türkiye de küresel gidişattan farklı değil” diyerek mevcut durum özelinde bir çerçeve çizdi.

“Yetişkini esas olan bir dünya kurgusuyla karşı karşıyayız”

Çocuğa yönelik ayrımcılığın yetişkinlerin maruz kaldığı ayrımcılıktan farklı olmadığını ifade eden Koman, “Sadece, yetişkinlerin maruz kaldığı ayrımcılıktan farklı olarak ele alınması gerekecek çocuklara özel bazı örüntüler var. Bu örüntülere ilişkin ne kadar uyanık olursak, ayrımcılığa karşı mücadelenin araçlarını da o kadar çeşitlendirebiliriz. Bunlardan bir tanesi toplumdaki çocuk algısı. Yani çocukların sadece çocuk olmalarından kaynaklanan algılanma biçimleriyle ilgili olarak çocukların maruz kaldığı yaş ayrımcılığı. Burada yetişkini esas olan bir dünya kurgusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Sistem her zaman yetişkini merkeze alıyor, esas olarak yetişkini kabul ediyor. Bu kurgu çocuklar açısından pek çok hak ve özgürlükte kısıtlılıklar yaratıyor çünkü çocukların algılanma şeklini de manipüle ediyor. Kurgu o kadar çok çocuktan yanaymış gibi davranıyor ki bu konuyu tartışamıyoruz bile. Çocukların örgütlenmeleri, din, vicdan ve ifade özgürlükleri de yine bu kurgunun temelinde şekilleniyor ve çocukların kendilerini gerçekleştirebilecekleri özgürlük alanları ne yazık ki kısıtlanıyor. Yaş ayrımcılığı sebebiyle çocuklar masum, güçsüz, korunması gereken ve henüz olmamış varlıklar olarak algılanıyor.  Yaşam tehlikelerle dolu ve çocuklar bundan uzak tutulmalı gerekçesi üretiliyor. Buradaki yetişkini esas alan algı yaşamın tehlikelerini ortadan kaldırmayı ve çocuklara göre bir düzenlemeyi gerçekleştirmeyi düşünmüyor, aksine bu tehlikelerin devamlılığını sağlayarak çocukların bu alanlardan uzak kalmasına sebep oluyor ve hak ve özgürlüklerine ulaşmalarını engelliyor. Diğer gerekçeler ise çocukların bunları anlayacak gelişimsel özelliklere sahip olmaması, çocukların irrasyonel varlıklar olduğu ifadesi, çocukluğun geçici bir dönem, yetişkinliğe hazırlık dönemi olarak görülmesi” dedi.

“Eşitlik bir haksa yükümlülük sahibi devlet”

Çocuklar derken homojen bir gruptan söz edemediğimizi açıklayan Koman, “Çocukların kendilerinin doğuştan getirdiği, ebeveynleri, içinde bulundukları toplulukları dolayısıyla sahip oldukları bazı özellikler oluyor.  Örneğin kız çocuk olmak, etnik köken, mülteci olmak, tek ebeveynli olmak gibi bir dizi özellik çocukların hak ve özgürlüklerine erişimlerinde sınırlılıklara sebep oluyor. Aynı zamanda, çocukların maruz kaldığı ihlallerin zincirleme sonuçları olabiliyor. Örneğin çocuk evliliği bir hak ihlali, bir cinsel şiddet ve bu çocuğun eğitime erişmesini engelleyerek zincirleme bir ayrımcılığa sebep oluyor. Eşitlik bir haksa yükümlülük sahibi devlet. Devletin kendisi ayrımcılık yapmamalı, üçüncü kişilerin ayrımcılığını önlemeli, ayrımcılığı ortadan kaldıracak her türlü önlemi almalı ve gerçekleşen hiçbir ayrımcılığı cezasız bırakmamalı” şeklinde konuştu.

“Devletten çocuk bakanlığı kurması bekleniyor”

Türkiye’de Çocuğa Yönelik Ayrımcılık Güncel Bir Değerlendirme Raporu sonuçlarına da değinen Koman, “Türkiye’de çocuğa yönelik ayrımcılıkla ilgili öznelerle konuştuk. Bu özneler arasında ebeveynler, medya çalışanları, hukukçular ve STÖ’ler vardı. Salgın sebebiyle çocukları çalışmaya katamadık. 48 görüşmeciyle yaptığımız görüşmelere göre sıklıkla karşılaşılan ayrımcılık türleri arasında çocuk işçiliği, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, ırk ayrımcılığı, göçmenlik ve mültecilik durumu, dil, din, sosyo ekonomk sınıf, yoksulluk, fiziksel/zihinsel engellilik, ebeveynin mesleği, cinsel istismar ve ebeveynin cezaevinde olması yer alıyor. Ayrımcılığın nedenleri ise eğitim sisteminin ayrımcılığı üretmesi, toplumun çarpık çocuk algısı, sosyal medya ve video oyunları, ebeveynlerin kendi tutumları ve davranışları, sosyal çevre, ekonomik sınıf, yoksulluk, güç/iktidar ilişkisi, siyasal ideoloji/milliyetçilik, din, toplumsal gelenekler, mitler ve tabular belirtiliyor. Ayrımcılığın çocuklar üzerinde güvensizlik, içe kapanma, üzüntü, öfke, adalet duygusunun zedelenmesi, aidiyet duygusunun yitimi, erken olgunlaşma, büyüme, özbenliğe saldırı hissi, hayal kuramama, mağdur çocuğun zulmetmeye başlaması etkileri öne çıkıyor. Devletten ise ayrımcılıkla yüzleşmesi, katılım hakkını gözetmesi, sosyo-ekonomik gelir dağılımındaki eşitsizliği ortadan kaldırması, demokratik yaşam kültürünü belirlemesi, çocukları ayrımcılığa karşı bilinçlendirmesi ve güçlendirmesi, ebeveynlere yönelik güçlendirici çalışmalar yapması, müfredat ve eğitim sisteminde düzenlemeler gerçekleştirmesi, adalet sisteminde değişiklikler yapması, STK’ların çalışmalarını güçlendirmesi, kapsamlı bir bütüncül politika geliştirmesi ve çocuk bakanlığı kurması bekleniyor” dedi.

YÖRET Vakfı’nın bir sonraki etkinliği 20 Ocak günü “Türkiye’de Çocuk Koruma Sistemi” hakkında gerçekleşecek.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar