“Çocuk istismarının ve şüphesinin bildirilmesi zorunlu”

“Çocuk istismarının ve şüphesinin bildirilmesi zorunlu”

Bireylerin ve toplumun, insan onuruna uygun şekilde yaşamlarını sürdürmelerine, iyi olma hallerinin ve yaşam kalitelerinin yükselmesine uluslararası standartlar çerçevesinde katkıda bulunmak amacıyla faaliyet gösteren Nirengi Derneği’nin Başkanı ve Direktörü İdil Türkmen Ayaydınlı ve Yönetim Kurulu Üyesi ve Programlar Koordinatörü Zeynep Sanduvaç, 3 Aralık’ta Radyo Gedik’te yayınlanan İyilik Elçileri’nin konuğu oldu. Ayaydınlı ve Sanduvaç; Çok Geç Olmadan ve Sağlıklı Bir Gelecek için İlk 1000 Gün projelerinden, Çocuk İhmal ve İstismar Paydaş Analizi ve Politika Raporu’ndan, istismar durumunda yapılabileceklerden ve Nirengi Akademi’den bahsetti.

Nirengi Derneği, 2015 yılında, 1999 Marmara Depreminde farklı projelerde bir araya gelen çalışma arkadaşları tarafından kuruldu. Nirengi, referans nokta anlamına geliyor. Ağırlıklı olarak çocuk koruma alanında çalışan dernek, kadınların güçlenmesine yönelik programlara da öncelik veriyor. Çok Geç Olmadan projelerine 2016 yılında Mersin’de başladıklarını ifade eden Nirengi Derneği’nin Başkanı ve Direktörü İdil Türkmen Ayaydınlı, “Amacımız çocuk ihmal ve istismarının önlenmesiydi. Birinci sınıftan dördüncü sınıfa kadar eğitim veren öğretmenlere yönelik hazırlanan bir programdı. Paydaş buluşmaları sonrasında ihtiyaçları belirleyerek eğitim programını geliştirdik. Çok büyük bir çoğunluğu idareci ve öğretmenlerden oluşan üç bin 400 kişiye ulaştık. Veliler ve destek personelleriyle de bir araya gelerek programın onlara göre özelleştirilmiş versiyonlarını aktardık. Ardından programı İstanbul’a taşıdık. Beşinci sınıftan 12’nci sınıfa kadar eğitim veren öğretmenler ve idarecilerle küçük gruplar halinde uygulamalı olarak çalışıyoruz. 2018 yılından beri üç bin 600 üzerinde öğretmenle bir araya geldik. İhmal ve istismarın yanı sıra akran zorbalığı ve flört şiddeti kavramlarını da ele almaya başladık. Program kapsamında standart operasyon prosedürünü de anlatıyoruz. Bu, çocuğun bir şiddetle karşılaşması durumunda yapılması gerekenleri adım adım yazılı akış halinde sunulması anlamını taşıyor. İkincil travmayı önlemek açısından oldukça önemli olan bir prosedür. İstanbul özelinde 2018-2020 arasında bilgi ve farkındalık düzeyinin yüzde dörtten yüzde 96’ya yükseldi. Öğretmenlerden en sık gelen yorum ise bu eğitimi geç almalarından kaynaklanan hayıflanma oldu” şeklinde konuştu.

“Rehber niteliğinde bir çocuk koruma yasamız var”

Çocuk İhmal ve İstismar Paydaş Analizi ve Politika Raporu’nu özetleyen Nirengi Derneği’nin Yönetim Kurulu Üyesi ve Programlar Koordinatörü Zeynep Sanduvaç, “Çocuklara yönelik ihmal ve istismar toplumsal bir sorun, yani hepimizin sorunu. Çocuk Koruma Kanunu çerçevesinde rehber niteliğinde bir çocuk koruma yasamız var. Bununla birlikte, uygulamada, bunun anlaşılmasında, etkin, hesap verebilir şekilde kullanılmasında sorunlar mevcut. Ayrıca yasal açıdan konuyla ilgili maddeler farklı yasaların altına dağılmış durumda. Özel ihtisas kurumları ve hizmetleriyle alakalı olarak Çocuk İzlem Merkezleri var. Bu merkezler çocukların istismarla bağlantılı adli görüşmesinin ve adli muayenesinin yapıldığı ve adli travmaları önleme konusunda önemli bir kuruluş. Bu merkezlerin yaygınlaşması lazım. Çocuğun yüksek yararı için paydaşlar arasında ortaklaşa bir çalışma anlayışının olması, işbirliğinin yapılması ve takip çok önemli. Ortak tutum, bilgi ve standartlaşmış becerilerin kullanılması gerekiyor. Kurumlararası ortak kullanıma açık veritabanının bulunması lazım. Son olarak da hizmet kalitesi ve hesap verebilirlikle ilgili bir yapı kurulmamış olduğunu görüyoruz” dedi.

“İstismar veya şüphesi durumunda kolluk kuvvetlerine başvurulmalı”

İstismar durumunda Türk Ceza Kanunu’na göre istismarı ve şüphesini bildirmenin zorunluğu olduğunu belirten Ayaydınlı, “İstismar, çocuğun yüksek yararı için vakit geçirmeden müdahale edilmesi gereken bir konu. İstismar veya şüphesi durumunda kolluk kuvvetlerine, yani polise ya da jandarmaya başvurulması gerekiyor. Muhatabımız çocuk şube olmakla birlikte Aile Çalışma Sosyal Hizmetler İl veya İlçe Müdürlükleri, Cumhuriyet Savcılığı, baroların çocuk hakları merkezleri, alo 183 telefon hattı, 155 polis ve 156 jandarmaya da ihbarda bulunulabilir. Bu kurumlardan sadece birine bildirmek yeterli oluyor. İhbar durumunda ilin yapısına göre ilgili paydaşlarla gerekenler yapılıyor” şeklinde konuştu.

“Genç annelerin desteklenmesine ilişkin referans olabilecek bir model oluşturduk”

Sağlıklı Bir Gelecek için İlk 1000 Gün projelerinden bahseden Sarduvaç, “Erken yaşta evlilik, evliliğe zorlanmış olmak ülkemizin gerçeği. Bunun sorgulanmayan sosyal normlar olduğunu da biliyoruz. Yasalar gereği bunun takibi yapılıyor ve önlenmeye çalışılıyor. Aynı zamanda ülkemizde Suriyeli kadın ve çocukların bunlara maruz kaldığını biliyoruz. Dolayısıyla bu iki konuyu birleştirerek hem Türkiye’de bu konuda bir destek sistemi oluşturmak hem de Suriyeli genç anneler özelinde böyle bir çalışma gerçekleştirmek istedik. İnsanların bütüncül iyi olma hali için insan onuruna yakışır hizmetlere ulaşabiliyor olması lazım. Bu hizmetler barınma, su ve sanitasyon, hijyen, gıda, sağlık, eğitim ve koruma. Buna psikososyal desteği de ekleyerek program kapsamında Suriyeli öğretmenleri ve genelde 18 yaş civarında olan genç anneleri mercek altına alarak ev ziyaretleri gerçekleştirdik. Bu kapsamda, onları toplumdaki var olan kaynaklarla buluşturma, hane bazında psikososyal destek sağlama konusunda çalışmalar yaptık. Böylece, sadece göçmen popülasyonu için değil, ülkemizdeki genç annelerin desteklenmesine ilişkin referans olabilecek bir model oluşturduk” dedi.

“Yardım edenlere yardım alanında geliştirdiğimiz bir eğitim modülü uyguladık”

Afet alanında yaptıkları çalışmalara değinen Sarduvaç, “Elazığ depreminde afet alanında yardım edenlere yardım alanında geliştirdiğimiz bir eğitim modülü uyguladık. Bunun içinde üç alt başlık vardı. İlk olarak, yardım edenler kendi travmalarıyla nasıl baş edebilirler, bununla nasıl yaşamayı öğrenip kendi kendilerine yardım etmeyi öğrenebilirler konusuna odaklandık. Kendi travmalarını anlamaları gerekiyor ki başkalarının travmalarını anlayabilsinler. Daha sonra, psikolojik ilkyardım dediğimiz doğrudan etkilenen kişilerle çalışırken, yardım edenleri desteklemek üzere uygulanabilecek teknikler üzerine çalıştık. Üçüncü başlıkta ise afet özelinde, deprem öncesi sırası ve sonrasında yangın söndürme, temel ilkyardım, şok pozisyonu gibi yapılabilecekler konusunu ele aldık” açıklamasında bulundu.

“Altı haftalık bir afet ve acil durum eğitim serisine başlıyoruz”

Nirengi Akademi derneğin merkezinde olan alanlardan biri olduğunu belirten Ayaydınlı, “Psikososyal destek anlamında yapılan ve afetle entegre olan çalışmalarımız var. Ayrıca ihmal, istismar, akran zorbalığı, flört şiddeti gibi çalışma alanlarımızda doğrudan hedef kitlenin ihtiyaçlarına göre geliştirilen programlarımız mevcut. Paydaşların ihtiyaçları farklı olabildiğinden hedef kitleye göre programı uyarlıyoruz, hiçbir zaman aynı programı sunmuyoruz. Bunun yanı sıra altı haftalık bir afet ve acil durum eğitim serisine başlıyoruz. Dernek olarak uluslararası kuruluşlarla iç içe çalışıyor, uluslararası programların Türkiye’ye uyarlanması rolünü de üstleniyoruz. Aynı zamanda, STK çalışanlarına yönelik de programlarımız mevcut” dedi.

Daha iyi bir dünyayı birlikte yaratmak dileğiyle” sloganıyla Serpil Güzel Ün’ün gönüllü olarak hazırlayıp sunduğu Radyo Gedik’te yayımlanan “İyilik Elçileri” programının, Nirengi Derneği ile gerçekleşen yayınının podcastine aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar