“Bugün itibarıyla sıcaklık artışını 1,5 derecede tutabilmek için sadece sekiz yılımız kaldı”

“Bugün itibarıyla sıcaklık artışını 1,5 derecede tutabilmek için sadece sekiz yılımız kaldı”

İklim kriziyle olan mücadeleye mümkün olan en büyük katkıyı vermek için çalışan Leaders for Climate Action (LFCA – İklim Eylemi için Liderler) Türkiye Elçisi Yvonne Rosenbaum-Afra ve İletişim Sorumlusu Eda Sayın, 21 Ocak tarihinde Radyo Gedik’te yayınlanan İyilik Elçileri’nin konuğu oldu. Afra ve Sayın; iklim krizinden, liderlerin bu konuda oynadığı rolden, LFCA olarak hedeflerinden, aksiyonlarından ve bireysel olarak yapılabileceklerden bahsetti.

Dünya çapında bine, Türkiye çapında yüze yakın üyesi bulunan LFCA, toplamda 120 binden fazla çalışana dokunuyor. İklim koruma çalışmalarıyla şimdiye kadar 5,15 milyon dolar ve 340 bin ton karbon tasarrufu sağlayan LFCA Türkiye Elçisi Yvonne Rosenbaum-Afra, “İklim değişikliğini son 20 senedir duyduğumuz halde hayatımızda çok büyük değişiklikler yapmıyoruz. Neden daha fazlasını yapmadık? Çünkü iklim krizi insanlara soyut geliyordu. ‘Uzun yıllar sonra gerçekleşecek’, ‘şu anda hayatımızı etkilemeyecek’, ‘biraz daha sıcak o kadar kötü değil’, ‘bireysel olarak ben hiçbir şey yapamam’ şeklinde düşünceler mevcuttu. Ancak, artık tüm bu yaklaşımlar değişti. İklim krizi şu anda yaşanıyor ve hepimizi etkiliyor. Ülkeler yanıyor, Avrupa’da kuraklık var, ormanlar ölüyor. 2020 Kasım’ı bugüne kadarki en sıcak kasım ayı oldu. Bir iklim krizinin içindeyiz. Her zaman küresel ısınma 100-150 yıl sonra olacak gibi görülüyordu ama hayır, atmosferdeki karbondioksit oranıyla artan sıcaklık arasında açık bir ilişki var” dedi.

“Bu çağda aşırı iklim şartlarına maruz kalacağız”

İklim krizinin etkilerine de değinen Afra, “2100 yılında aşırı sıcaklık ve nemli hava, sel, kuraklık gibi nedenlerle Türkiye yaşanamaz hala gelecek. Dört derecelik bir sıcaklık artışında dünyada sadece dört milyar insan yaşayabilecek ama o sırada dünyada 10 milyar insan olacak. Bu durum çok büyük sorunlara neden olacak. Aynı zamanda, başta Sibirya ve Kanada’da yaşayanlar olmak üzere insanların çoğu Ekvator kuşağının dışına yerleşecek çünkü Ekvator kuşağı aşırı sıcaklık ve nemlilik sebebiyle yaşanılmaz hale gelecek. Bu sıcaklık artışının son buzul çağından sonraki artıştan çok daha yüksek olması bekleniyor. Dünya 3,5 derece daha soğukken dünya 200 metre buzla kaplıydı. Atmosferin son buzul çağından şimdiki yaşamı mümkün kılan sıcak döneme geçmesi 15 bin yıldan fazla sürdü. Biz ise bu yüzyılın sonuna kadar dünyanın dört derece daha sıcak olması yolunda hızla ilerliyoruz. Sonuçta bu çağda aşırı iklim şartlarına maruz kalacağız” açıklamalarında bulundu.

“1,5 dereceye kadar kriz büyük oranda yönetilebilir olacak”

İklim krizinin aciliyetini anlayabilmek için dünyanın karbon bütçesinin de incelenebileceğini belirten LFCA’in İletişim Sorumlusu Eda Sayın, “Karbon bütçesi hedeflenen 1,5 derece sıcaklık artışını geçmemek için ne kadar karbon emisyonu yapabileceğimizi gösteren bir hesaplama. Bu limiti ne kadar tükettiğimiz değil ne zaman tüketeceğimiz önemli. Her yıl ne kadar karbon emisyonu yaptığımızı biliyoruz. 1,5 derece hedefini korumak için de kalan miktar 340 milyar ton karbon. Geriye pek bir şey kalmadı çünkü hala çok fazla fosil yakıt tüketiyoruz. Bu hesaplamalara göre bugün itibarıyla sıcaklık artışını 1,5 derecede tutabilmek için sadece sekiz yılımız ve birkaç günümüz kaldı. 1,5 dereceyle iki derece arasındaysa hayati bir fark var. 1,5 dereceye kadar kriz büyük oranda yönetilebilir olacak. Ancak iki derece sonrasında ise geri dönüşü olmayan bir yola gireceğiz. Şu anki yolumuz üç dört dereceye doğru ilerliyor. Panik yapmamıza gerek var. Paris Antlaşması var ancak bunun yeterli olduğunu düşünmüyoruz çünkü karbon fiyatlandırması ve güçlü yaptırımlar içermiyor” dedi.

“Hiç zamanımız ve daha da kötüsü planımız yok”

Fazla zamanımız kalmadığı halde inkâr içinde olmamızın sebeplerine de değinen Sayın, “Bunun için birkaç neden var. Mesela lobicilik faaliyetleri. İklim değişikliği olduğunu inkâr etmeyen ama kriz yerine ısınma, değişim gibi sözlerle algıyı azaltacak bazı çalışmaların yapıldığı yerler var. Ekonomik çıkar da başka bir neden. Petrol gibi bazı endüstriler iklim krizi algısını kırmak için uğraşabiliyor. Bir başka neden ise insanların bireysel aksiyon almada çekingen davranması. Çoğunlukla bireysel eforların global bir krizdeki yeri görülmüyor. Ayrıca eforların da bir maliyetinin olması ama etkilerinin geç görülmesi insanların cesaretini kırabiliyor. Bunları bir araya getirince de görüyoruz ki bizi gelecekte çok kötü bir senaryo bekliyor. Hiç zamanımız ve daha da kötüsü planımız yok. Eğer şimdi harekete geçmezsek, bizi de felaket senaryoları bekliyor” uyarısında bulundu.

“2050 yılına kadar 139 ülke için yüzde 100 yenilenebilir enerji yaratmak mümkün”

LFCA’ın iş dünyasının başarısız olduğu alanları düzenleyerek iklim krizini önleme hedefiyle hayata geçtiğini anlatan Afra, “Bu süreçte dünyanın önde gelen bilim insanlarına, uzmanlarına, hatta Almanya ve ABD’deki hükümet görevlilerine danıştık. AB komisyonu diyor ki karbon fiyatının küresel olarak uygulanması temeldir. Yoksa ekonomiler zarar görecektir. Artık fosil yakıt dönemi de sona erdiği için karbon fiyatı bu süreci hızlandıracaktır” dedi. Sayın ise, “Aynı zamanda insanlar tüm dünyaya yetecek kadar yenilenebilir enerji olup olmadığını merak ediyor. Stanford araştırmasına göre, 2050 yılına kadar 139 ülke için yüzde 100 yenilenebilir enerji yaratmak mümkün. Üstelik bu dev bir iş fırsatı, 20 milyon kişiye iş imkânı sağlayabilir. Beklemek yerine şimdi harekete geçmenin tam zamanı. Yeşil sanayi devrimi, daha önce dijitalleşmenin yaptığı gibi her sektörü etkileyecek ve değiştirecek. Yeni yetenekler bu konuda sorumlu davranmayan şirketler için çalışmak istemeyecekler. Bu eğilim çoktan Avrupa’da başladı. Aynı zamanda yatırımcı şirketler de aktif olarak sürdürülebilir şirketlerin ve markaların peşinde” sözlerini sarf etti.

“İklim değişikliğine yön veren küresel bir liderler topluluğu oluşturmayı amaçlıyoruz”

LFCA’in karbon nötr olmak için şirketlere ve liderlere profesyonel destek sağlayarak, bu değişimi yönlendirdiğini ifade eden Sayın, “İklim kriziyle mücadele amacıyla iklim değişikliğine yön veren küresel bir liderler topluluğu oluşturmayı amaçlıyoruz. Pozitif bir yaklaşım ve ‘yapabilirim’ tutumunu göstererek diğer sektörlere örnek olmak istiyoruz. Bu yüzden de küresel ölçekte etkili bir iklim eylemi oluşturabilmek için net bir yol sağlıyoruz. Değişimin bireyde başladığına inanıyor, LFCA üyelerinin ilk olarak kişisel karbon ayak izinin ölçülmesi, dengelenmesi ve azaltımı konusunda liderlik etmesini sağlıyoruz. Bireysel karbon ayak izinin ölçülmesinden sonra sebep oldukları emisyonun nasıl azaltılacağı ve dengeleneceği konusunda kılavuzlar sunuyoruz. Şirket bazında üyelerimiz için de çok benzer bir süreçle ilerliyoruz. Karbon ayak izlerinin ölçümlenmesinin, şirketlerin azaltım ve dengeleme çalışmalarının başarılı bir şekilde oylanmasının ardından iletişimlerinde kullanmaları için ‘İklim için harekete geçiyoruz’ rozeti veriyoruz. Bu rozet, onların bütün eforlarının ve başarılarının belgelendiği bir mikro siteye bağlanıyor ve şeffaf bir paylaşım alanı sunuyor” dedi.

“İhtiyaçlarımızı olabildiğince ikinci el alalım”

Bireysel olarak yapılabileceklerden bahseden Sayın, “Hepimiz tüketim ürünleri kullanıyoruz ve tüketim ürünleri içerisinde en çok karbon emisyonuna mobilya, tekstil, kâğıt ve eğlence sektörü sebep oluyor. İlk olarak, ihtiyaçlarımızı olabildiğince ikinci el alalım. Ailemizden ve arkadaşlarımızdan ödünç almayı deneyebiliriz. Herhangi bir kıyafet almamız gerekiyorsa sürdürülebilir giyim mağazalarından alabiliriz. Mobilya alırken de yerli ürünleri almayı ve uzun süre kullanmayı hedefleyebiliriz. Kâğıt ürünlerinde de geri dönüştürülmüş ürünlere yönelebiliriz. Yiyeceklerimizi organik, yerli ve mevsimine uygun almaya odaklanabiliriz. Plastik yerine cam şişe kullanmayı ve bu şişeyi tekrar tekrar kullanmayı hedefleyebiliriz. Aynı zamanda ambalaj atıklarımızı kesinlikle geri dönüşüme göndermeliyiz. Dijital karbon ayak izimizi azaltmak için kendi serverımız yerine bulut hizmetleri kullanabiliriz, e-maillerimizi, konuşma geçmişlerimizi silerek sebep olduğumuz karbon emisyonunu azaltabiliriz. Ulaşımda uçak yerine daha sürdürülebilir yollar arayabiliriz. Şehir içinde de araba paylaşımı, elektrikli araç kullanımı veya toplu taşıma kullanmayı tercih etmeliyiz. Beslenmemizde yapabileceğimiz değişikliklerden et tüketimini azaltmak ya da sonlandırmak en değerli yollardan bir tanesi. Vejetaryen veya vegan olmak çok yüksek miktarda emisyonu kurtarıyor. Son olarak da enerji kaynaklarımızı en akıllıca şekilde kullanmalıyız. Tasarrufu ön plana çıkarmalıyız” dedi.

Daha iyi bir dünyayı birlikte yaratmak dileğiyle” sloganıyla Serpil Güzel Ün’ün gönüllü olarak hazırlayıp sunduğu Radyo Gedik’te yayımlanan “İyilik Elçileri” programının, LFCA ile gerçekleşen yayınının podcastine aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar