Biyoçeşitlilik nedir?

Biyoçeşitlilik nedir?

Biyoçeşitlilik, belirli bir ekosistem veya biyomda bulunan canlıların çeşitliliğini ifade ediyor. Gezegende yaşayan canlılara temiz hava, gıda, su ve daha fazlasını sağladığı için biyoçeşitliliğin korunması hayati öneme sahip.

Bununla birlikte son 50 yılda hızla artan dünya nüfusu, kara ve su kaynakları üzerinde her zamankinden fazla baskı yaratıyor. Doğa da bu duruma ayak uydurmakta zorlanıyor.

Örneğin kuşların, memelilerın, amfibilerin ve sürüngenlerin nüfusu, habitat kaybı, tarım ve avlanma nedeniyle son 50 yılda yüzde 60 oranında azaldı. 

Benzer şelikde yine son 50 yılda, Amazon’un neredeyse yüzde 20’si odun sağlamak, tarım, yollar, madenler ve şehirlere alan açmak amacıyla yok edildi.

Dünyanın akciğerleri olarak nitelendirilen yağmur ormanları, gezegenin kara yüzeyinin yalnızca %7’sini kaplamasına rağmen, kara üzerindeki türlerin yarısına ev sahipliği yapıyor.

Amazon’daki tek bir ağaç, 2 bine kadar kuş, böcek, mantar ve diğer canlı türlerine yaşam alanı sağlayabilir.

Hayvan popülasyonlarına bakacak olursak; 2010 yılında vahşi kaplanlar büyük bir yok olma tehlikesi ile karşı karşıyaydı. Doğada yalnızca 3 bin 200 vahşi kaplan kalmıştı. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) gibi kurumların, vahşi yaşamı koruma görevlilerinin ve Asya’daki duyarlı toplulukların olağanüstü çabaları sayesinde, kaplan sayıları artmaya başladı.

Ekosistemin başka bir parçası oluşturan  ve okyanusun yağmur ormanları olarak nitelendirilen resifler, birçok deniz türüne ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, kıyıları dalga ve fırtınalardan koruyarak ve sayısız balık ile diğer türler için habitat sağlayarak insan yaşamını destekliyor. 

Ne yazık ki, değerli dünya kaynağı olan resifler de okyanus sıcaklıklarının ve asiditesinin artması nedeniyle tehlike altında.

Bunlara ek olarak, dünya nüfusuna su sağlayan nehirler, göller ve sulak alanlar bilinen hayvan türlerinin yüzde 10’undan fazlasına yaşam alanı sağlıyor.

Örneğin su sistemlerindeki bitkiler ve bilinen hayvan türleri, kirleticileri filtreleme, su akışını düzenleme, erozyonu önleme ve su kalitesini koruma gibi hayati roller üstleniyor. Çeşitli sucul türler ve kıyı bitkileri suyu arıtmaya yardımcı olurken, sağlıklı ekosistemler olan sulak alanlar ve ormanlar doğal su depolama ve filtreleme işlevi görüyor.

Yine ne yazık ki, suyun aşırı kullanımıyla oluşan sarfiyat, kirlilik ve baraj inşası gibi faaliyetler bu önemli habitatları tehdit ediyor.

Bioçeşitlilik kavramı, genetik çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliği olmak üzere üç ana bileşenden oluşuyor:

Genetik çeşitlilik: Bir tür içindeki genetik farklılıkları ifade ediyor. Bu çeşitlilik, türlerin çevresel değişikliklere uyum sağlamasına ve hayatta kalmasına yardımcı oluyor.

Tür çeşitliliği: Belirli bir alanda bulunan farklı türlerin sayısını ve çeşitliliğini kapsıyor. Her bir tür, ekosistemlerin işleyişinde ve dengenin korunmasında önemli bir rol oynuyor.

Ekosistem çeşitliliği: Farklı ekosistem türlerinin (ormanlar, çöl, deniz, göl vb.) çeşitliliğini ifade ediyor. Bu çeşitlilik, her ekosistemin kendine özgü organizmalarla birlikte nasıl işlediğini belirliyor.

Son söz olarak; ekosistemlerin sağlığı ve işlevselliği için kritik öneme sahip olan bioçeşitlilik, doğanın dengesini korumanın, ekosistemleri güçlendirmenin ve insanların yaşam kalitesini artırmanın olmazsa olmazı.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar