Alerji konusunda doğru bilinen yanlışları düzeltmek ve toplumda farkındalık yaratmak amacıyla kurulan Alerji ile Yaşam Derneği’nin Başkanı Özlem Ceylan, 5 Kasım’da Radyo Gedik’te yayınlanan İyilik Elçileri’nin konuğu oldu. Ceylan; alerjik hastalıklardaki artıştan, besin alerjisinden, Alerji Dostu Tarifler kitabından ve Alerji ile Yaşam Akademisi’nden bahsetti. Alerji ile Yaşam Derneği’nin kuruluş hikayesi aslında alerjinin ciddi bir hastalık
Alerji konusunda doğru bilinen yanlışları düzeltmek ve toplumda farkındalık yaratmak amacıyla kurulan Alerji ile Yaşam Derneği’nin Başkanı Özlem Ceylan, 5 Kasım’da Radyo Gedik’te yayınlanan İyilik Elçileri’nin konuğu oldu. Ceylan; alerjik hastalıklardaki artıştan, besin alerjisinden, Alerji Dostu Tarifler kitabından ve Alerji ile Yaşam Akademisi’nden bahsetti.
Alerji ile Yaşam Derneği’nin kuruluş hikayesi aslında alerjinin ciddi bir hastalık olduğunu anlatan bir blog sayfasıyla başladı. Bu blog sayfası aracılığıyla sosyal medya üzerinden bir araya gelen 16 alerjik çocuk sahibi ailenin 2016 yılında Türkiye’nin ilk alerji hastalıkları derneğini kurduğunu anlatan Derneğin Başkanı Özlem Ceylan, “Toplum olarak alerjiyi yanlış tanıyoruz. Genel olarak baharda olduğunu; toza, polene, çileğe, domatese karşı olduğunu ve hapşırmaktan, biraz kaşıntıdan ibaret olduğunu düşünüyoruz. Ancak, alerji bazıları için çok ciddi, hatta hayati risk taşıyan ve birçok kronik hastalıkta olduğu gibi yaşam değişikliği gerektiren bir hastalık. Bu sebeple ‘Alerji ile Yaşam’ adını seçtik. İlk olarak ihtiyaçları tespit ettik ve en önemli ihtiyacın tanı olduğunu gördük. Böylece, hamileleri, yeni bebek sahibi olan ve yeni tanı almış aileleri uzmanlarla bir araya getirdiğimiz seminerler düzenlemeye başladık. Besin Alerjisi Farkındalık Haftası’nın Türkiye’de kutlanmasına öncü olduk. Şu anda Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden 43 bin aileye erişimimiz var” şeklinde konuştu.
“Alerjinin ayırıcı tanısının yapılması çok önemli”
Alerjinin çok geniş bir tanımı olduğunu vurgulayan Ceylan, “Pek çok alerjik hastalık var; bunların bazısı deri üzerinde, bazısı sindirim sisteminde, bazısı solunum yolunda belirti verebiliyor. Alerji kökenli 20’nin üzerinde farklı nadir hastalık türü var. Solunum yollarındaki belirtiler arasında hışırtılı solunum, çok sık hapşırma, çok sık öksürme, nefes alırken takılma gibi gelen sesler, gözleri veya burnu sürekli kaşıma yer alıyor. Sindirim sistemindeki tepkiler ise tekrarlayan kusmalar, kanlı dışkılamalar, mukus anormal dışkılar, sık ishal ve kronik kabızlık. Bu noktalarda ailelerin çok dikkat etmesi ve mutlaka bir çocuk alerji uzmanına başvurmaları lazım. Alerjinin ayırıcı tanısının yapılması çok önemli. Genetik faktörler de alerjik hastalıklarda önemli bir rol oynuyor. Alerjik hastalıkların kökenleri aynı. Yapılan çalışmalar, ailede herhangi birinde herhangi bir alerjik hastalığın olmasının, ailenin diğer üyelerinde de alerji görülme riskini arttırdığını gösteriyor” dedi.
“Besin alerjisinde ciddi bir artış söz konusu”
Alerjik hastalıklar konusunda net istatistiklerin bulunmadığını ifade eden Ceylan, “Uzmanlara göre özellikle besin alerjisinde çok ciddi bir artış söz konusu. Özellikle son 20 yılda, tüm dünyada ama en çok da gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir artış gösterdi. Bu artış yüzde 50’lerin üzerine çıktı ve giderek de artıyor. Bu konuda pek çok hipotez var. Henüz hiçbiri kanıtlanmamış olsa da alerjik hastalıkların daha gelişmiş toplumlarda görülmesi ‘Doğal yaşamdan uzaklaşmamız mı alerjik hastalıklardaki artışa neden oluyor?’ sorunu sordurtuyor. Dünyadaki besin alerjilerinin en başta gelenlerine ilk sekiz diyoruz: süt, yumurta, soya, buğday, balık, deniz mahsulleri, yer fıstığı ve kabuklu yemişler. Bunlar dünyadaki bütün besin alerjilerinin yüzde 90’ından sorumlular. Türkiye’de ise çilek, domates, kırmızı mercimek, susam alerjileri yüksek oranda görülüyor. İlk yıllarda en çok görülen ise inek sütü alerjisi” ifadesinde bulundu.
“Ne yemediğiniz kadar ne yediğiniz de çok önemli”
Alerji Dostu Tarifler adlı kitaplarının nasıl ortaya çıktığını anlatan Ceylan, “Bir çocuk veya yetişkin besin alerjisi tanısı aldıktan sonra şu andaki modern tıbbın sunduğu tedavi seçeneği diyet. Doktor tarafından belirlenen süre boyunca kişinin, kendisine dokunan besinlerden arındırılmış bir beslenmeye sahip olması gerekiyor. Aileler bu tanıyı aldıktan sonra çok zorlanıyor. Tecrübeli aileler ise bu durumu yönetebildiklerinden yeni tanı alan ailelerle kendilerini bir araya getirdik. Besin Alerjisi Farkındalık Haftası’nda düzenlediğimiz yemek yarışmasında gelen tarifleri birleştirip herkesle paylaşmaya karar verdik. Binlerce tarifi, Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği hocalarıyla, bir gıda mühendisi, bir diyetisyen, bir çocuk alerji uzmanı ve editör annelerimizle oturup 175 tarife indirerek kitabı çıkardık. Kitapta birçok genel alerjen besini içermeyen tarifler var. Tariflerimizin hiçbirinde rafine şeker kullanılmıyor, hepsi doğal meyvelerle tatlandırılıyor. Çünkü ne yemediğiniz kadar, ne yediğiniz de çok önemli. Amacımız hem görüntü hem lezzet olarak çocuklarımıza sağlıklı besinler sunabilmek” dedi.
“Aileler gönüllü olarak bilgilerini ölçmek için teste girebiliyor”
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi işbirliğiyle hayata geçirdikleri Alerji ile Yaşam Akademisi’nden de bahseden Ceylan, “Ailelere eğitimler veriyorduk ama ‘Herkes eğitime eşit oranda erişebiliyor mu?’ sorusu kafamıza takıldı. Ailelerin bu konudaki ihtilaçlarını karşılayabilecek bir platform yaratmak istedik. 20 şehirden gönüllü hasta temsilcilerimizle anket ve saha çalışmaları yaparak hastaların ihtiyaçlarını tespit ettik. Daha sonra onların ihtiyaçlarını karşılayacak eğitim videoları hazırladık. Bu eğitim videolarında alanında uzman hocalar hastalığı çok sade bir dille anlatıyorlar ve videolar medikal görsellerle destekleniyor. Aileler bu eğitim videolarını izledikten sonra gönüllü olarak bilgilerini ölçmek için bir teste girebiliyorlar. Eğer yeterli bir puan aldıysa bir mezuniyet belgesi veriyoruz, alamadıysa eksik olduğu konuları tekrar etmelerini öneriyoruz. Aynı zamanda henüz tanı almamış, yeni bebek sahibi olmuş ailelere de bir alerji risk testi uygulamamız var. Akademimiz ayrıca Türk İşaret Dili’yle destekleniyor ve görme engelliler için betimlemeler bulunuyor” şeklinde konuştu.
“Aileler durumu yönetebilirse çocuklar da yönetebiliyor”
Çocuklara erken yaşta hastalığını ve diyetini anlatmanın önemini vurgulayan Ceylan, “Ailelerin çocuğun yiyemediği besinlere kötü kodlamalar yapmamaları lazım çünkü bu durum ilerleyen yaşlarda yeme bozukluklarına neden olabiliyor. Çocuklara sade bir dille şimdilik güvenli ve güvenli olmayan besinleri anlatmak gerekiyor. Çocuğun canı çektiği besinler için besinin iyi gelmediğini hatırlatmak gerekiyor. Aileler durumu yönetebilirse çocuklar da yönetebiliyor. Ailelerin soğukkanlı durması çok önemli” dedi.
“Daha iyi bir dünyayı birlikte yaratmak dileğiyle” sloganıyla Serpil Güzel Ün’ün gönüllü olarak hazırlayıp sunduğu Radyo Gedik’te yayımlanan “İyilik Elçileri” programının; Alerji ile Yaşam Derneği ile gerçekleşen yayınının podcastine aşağıdan ulaşabilirsiniz.
















