İklim değişikliği konusunda çalışan Birleşmiş Milletler iklim bilimi kuruluşu, gezegenin karşılaşacağı en kötü ısınma senaryosundan kaçınmak için sera gazı emisyonlarını azaltmanın yolları hakkında önemli bir rapor yayınladı. Rapor, 2015 Paris Anlaşması’nda belirtildiği gibi küresel ısınmayı 1,5C’nin altında sınırlayabilmenin yollarını beş önemli çıkarımla özetliyor. BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli raporunun üçüncü bölümü olan değerlendirme, 65 ülkeden
İklim değişikliği konusunda çalışan Birleşmiş Milletler iklim bilimi kuruluşu, gezegenin karşılaşacağı en kötü ısınma senaryosundan kaçınmak için sera gazı emisyonlarını azaltmanın yolları hakkında önemli bir rapor yayınladı.
Rapor, 2015 Paris Anlaşması’nda belirtildiği gibi küresel ısınmayı 1,5C’nin altında sınırlayabilmenin yollarını beş önemli çıkarımla özetliyor.
BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli raporunun üçüncü bölümü olan değerlendirme, 65 ülkeden 270’den fazla yazar tarafından kaleme alındı. İlk bölüm iklim değişikliğinin nedenlerine, ikincisi etkilerine ve üçüncüsü nasıl sınırlanabileceği konularına odaklandı.
Raporun üçüncü bölümünün ortaya koyduğu beş önemli çıkarım:
Küresel sera gazı emisyonlarının 2025 yılına kadar azalmaya başlaması gerekiyor
Raporun yazarları tarafından değerlendirilen senaryolarda ısınmayı 1,5C civarında sınırlamak için, küresel sera gazı emisyonlarının en geç 2025 yılına kadar azaltılmaya başlanması ve 2030 yılına kadar da yüzde 43 oranında azaltılması gerekiyor. Metan gazının da yaklaşık üçte bir oranında azaltılmasının önemine de dikkat çekiliyor.
Bununla birlikte, dünyanın geçici bir süreliğine 1,5C’yi geçmesinin neredeyse kaçınılmaz olduğu, ancak yüzyılın sonunda bu seviyenin altına inebileceğine işaret ediliyor.
IPCC Üçüncü Çalışma Grubu Eşbaşkanı Jim Skea, küresel ısınmayı 1,5 santigrat derece ile sınırlamak istiyorsak, bugün harekete geçilmesi gerektiğini belirtti.
Rapora göre, 2020 yılı sonuna kadar yürürlükte olan uygulamaların ötesinde yeni politikalar güçlendirilmeden sera gazı emisyonlarının 2025 yılından sonra da artmaya devam edeceği ve 2100 yılına kadar ortalama 3,2 santigrat derecelik küresel ısınmaya yol açacağı tahmin ediliyor.
2030 yılına kadar küresel ısınmayı 2 santigrat derecenin altında tutmak için ihtiyaç duyulan yıllık yatırımların mevcut seviyelerinden 3 ila 6 kat daha fazla olması gerekiyor
Rapor, 2030 yılına kadar ısınmayı 2 santigrat derecenin altında sınırlı tutmak için ihtiyaç duyulan finansmanın üç ila altı kat daha fazla olması gerektiğini ortaya koyarken, yatırım boşluklarını kapatmak için yeterli küresel sermaye ve likidite olduğunu da öne sürüyor.
Mevcut sermayenin yönlendirilmesi için hükümetlerden ve uluslararası toplumdan net sinyaller alınması gerektiği vurgulanıyor.
Isınmayı 2 santigrat derece ile sınırlamanın küresel ekonomik faydası, sera gazı emisyonlarını azaltma maliyetinin üzerinde olacaktır
Rapor, ısınmayı 2 santigrat derece ile sınırlamanın küresel ekonomik faydasının, emisyonları azaltmanın ve sera gazlarını atmosferden uzaklaştırmanın maliyetini aştığına işaret ediyor.
İklim değişikliğinden kaynaklanan zararlardan kaçınmanın ve uyum maliyetlerini düşürmenin ekonomik faydalarının, sera gazı emisyonlarını azaltma ve ortadan kaldırma çabalarının güçlendirilmesiyle arttığına işaret ediliyor.
Güneş enerjisi teknolojilerinin maliyeti düşüyor
Rüzgar, güneş ve piller gibi düşük emisyonlu teknolojilerin maliyeti 2010 yılından bu yana önemli ölçüde düştü ve kullanımları büyük oranda arttı.
Rapora göre, 2010-2019 yılları arasında güneş enerjisi maliyeti yüzde 85, rüzgar enerjisi yüzde 55 ve lityum iyon pilleri yüzde 85 oranında azaldı. Aynı dönemde bölgelere göre farklılık gösterse de, güneş enerjisi üniteleri kullanımı on kattan fazla ve elektrikli araç kullanımı 100 kattan fazla yaygınlaştı.
Maliyetleri azaltmak ve kullanımı teşvik etmek için yürürlüğe konulan politika araçları arasında, kamu araştırma ve geliştirme platformları, pilot projeler için finansman ve sübvansiyonlar yer alıyor.
Yaşam tarzı ve davranış değişiklikleri, 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarında yüzde 40 ila 70 oranında azalmaya neden olabilir
Rapor dünya genelinde bireylerin, bitki bazlı beslenmeye geçerek daha sağlıklı beslenme, yürüyüş, bisiklete yönelim ve araba paylaşımı, daha uzun ömürlü ve onarılabilir ürünlerin desteklenmesi, aşırı tüketimin azaltılması, uzaktan çalışma gibi sorumlu tercihleri benimsemelerinin, sera gazı emisyonlarının azalmasına ve dolayısıyla küresel ısınmayı dengelemeye katkı sağlayacağını vurguluyor.
Söz konusu yaşam tarzı değişikliklerinin, sağlığımızı ve refahımızı da iyileştirebileceğini gösteriyor.
Son olarak, sosyo-ekonomik statüsü yüksek olan kesimin emisyonlara orantısız şekilde katkıda bulunduğuna dikkat çekilerek, bu kesimden vatandaşların, yatırımcıların, profesyonellerin ve tüketicilerin emisyon azaltımı adına en etkin mücadeleyi verme potansiyeline sahip oldukları belirtiliyor.
Kaynak: