Avrupa Komisyonu Temmuz 2021’de, Avrupa Yeşil Anlaşması’nı (EGD) hayata geçirme planını açıkladı. Komisyon, Avrupa Birliği’nin modern, kaynakları verimli kullanan ve rekabetçi bir ekonomiye dönüşümünü öngörürken, sera gazı emisyonlarının 2050 yılına kadar net sıfıra indirilmesini, ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrıştırılmasını ve kapsayıcı yaklaşımın benimsenmesini teşvik ediyor. EDG, finansal akışları yönlendiren büyük ölçekli iklim yatırımlarını teşvik ederek
Avrupa Komisyonu Temmuz 2021’de, Avrupa Yeşil Anlaşması’nı (EGD) hayata geçirme planını açıkladı. Komisyon, Avrupa Birliği’nin modern, kaynakları verimli kullanan ve rekabetçi bir ekonomiye dönüşümünü öngörürken, sera gazı emisyonlarının 2050 yılına kadar net sıfıra indirilmesini, ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrıştırılmasını ve kapsayıcı yaklaşımın benimsenmesini teşvik ediyor.
EDG, finansal akışları yönlendiren büyük ölçekli iklim yatırımlarını teşvik ederek özel sektör finansmanına önem veriyor. Dolayısıyla, kazanımları özelleştirirken iklim yatırımlarının riskini sosyalleştiren başarısız kamu-özel ortaklıkları modeline güveniyor.
Aynı zamanda, topluluklara yatırım yapma ve enerji geçişinde kamu yatırımı ve planlamasının hayati rolünü kabul etme konusunda yetersiz kalıyor.
Kamu-toplum işbirlikleri
Konuya çözüm yolları ararken, kökten ve yeniden düşünülmesi, iklim güvenliği ve sosyal eşitliği de ele alınması gerekiyor. Kamu taahhüdü ve finansmanı başlangıç noktaları olarak, belediyeler, küresel danışmanlar ve özel yatırımcılar yerine yerel sakinler ve kuruluşlarla ortaklık kurabilir.
Kamu-topluluk işbirlikleri, fikirleri ve politikaları birlikte üretmek veya ortaklaşa kamu malları ve hizmetleri sunmak için yenilikçi yaklaşımlardır.
Wolfhagen’de ortak mülkiyet
Almanya’nın Wolfhagen kasabasında, yenilenebilir enerji üretmek için vatandaş kooperatifi ile belediye arasında gerçekleştirilen işbirliği, ortak mülkiyet ve ortak finansman için mükemmel bir örnek. Kooperatif üye sayısı kasaba sakinlerinin yüzde 7’sini oluşturan 814’e yükseldi ve işçi sınıfı aileleri daha düşük enerji maliyetlerinin avantajlarından yararlanıyor.
Dolayısıyla kamu-topluluk işbirliği sayesinde, Wolfhagen vatandaşları da yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçişte aktif rol oynuyor. Yenilenebilir kaynakların ortak mülkiyeti, vatandaş merkezli, adil bir geçişin hayati bileşeni olarak ortaya çıkıyor.
Cadiz’deki vatandaşları dahil etmek
Adil bir geçiş için gerekli politikaları vatandaşlarla birlikte oluşturmak, belediyelerin ihtiyaçları daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir ve topluluklara iklim kriziyle mücadelede söz hakkı verebilir. Belediyenin yüzde 100 yenilenebilir enerji modeli için yoğun çağrılarına karşılık veren İspanya Cadiz’de öne çıkan bir örnek bulunuyor.
Vatandaşları etkin bir şekilde dahil etmek için enerji geçişi ve enerji yoksulluğu üzerine iki çalışma grubu kuruldu. Birinci grubun misyonu, sermayesinin çoğunluğu şehir sakinlerinin sahip olduğu enerji şirketi Electrica de Cadiz’i yüzde 100 yenilenebilir tedarikçiye dönüştürmek.
Enerji yoksulluğu çalışma grubuna, belediyenin mali zorluklarla karşı karşıya kalan ailelere sağladığı bir sübvansiyon tasarlama görevi verildi. Komite tarafından oluşturulan sosyal indirim programı, finansal yardım ve enerji okuryazarlığı sunuyor.
Cadiz’deki bu iki çalışma grubu, politikanın ortak üretim sürecini başlatarak, farklı grupların bir araya gelmesine ve iklim kriziyle mücadele etmek adına zorluklar üzerinde çalışmasına olanak sağladı.
Yenilikçi çözümler
Kamu-topluluk işbirlikleri, karşılaştığımız sosyal ve ekolojik zorluklara yenilikçi çözümler getirme gücüne sahiptir. Topluluklara yatırılan kamu finansmanı ihtiyacımız olan değişimin yaratılabileceğinin kanıtıdır.
Bu bağlamda EGD tarihi bir fırsatı temsil ediyor. Özel finansmana eğilim ve kamu-özel ortaklıklarına güvenerek geçmişin hatalarını tekrarlama lüksümüz bulunmuyor. Bunun yerine, kamu finansmanı doğrudan yerel topluluklara yönlendirilebilir, bu da gerçek emisyon azaltımlarını ve yeşile geçişi kolaylaştırır. Şehirler ve vatandaşlar, herkesi kapsayacak şekilde ve kimsenin geride kalmamasını sağlayarak etkin bir şekilde çalışabilir.
Böylelikle iklim kriziyle mücadele, özünde dayanışma, adalet ve demokrasi değerleri olan toplumsal refah için toplulukları yeniden inşa etmeye yönelik olumlu bir gündeme dönüşebilir.
Kaynak: